nyu'ya değil diyorlardı sanki ama ucla paralı.

Tuition fee ucla/nyu vs yazip googleda aratirsan bence cikar.

Paralı, çok pahalı, tüm ücretler ve kriterler sitelerinde yazıyor. NYU devlet diğerleri özel ama fark etmez o da paralı.

abd'de her üniversite paralı değil mi zaten?

ne tür bir sınavla öğrenci alıyorlar?

sat, toefl girmen lazım.

amerikan pasaportu sahibi olup olmamana göre değişiyor. overseas öğrenci olacaksın sanıyorum. web sayfalarına bakarsan tüm bu bilgileri kendin görürsün. ingilizcen yoksa, oradan başla.

@sour, bazı üniversitelerde öğrenci state içinden başvuruyorsa (abd vatandaşıysa) daha az ücret ödüyor bildiğim kadarıyla ama yine ücretli tabii.

cevaplar için teşekkürler. bu sat sınavını her okul istemiyor galiba, LA'de göremedim de.

devlet ne işe yarıyor peki, vergi verelim emek verelim ama güvenliğimiz için de evden çıkmayalım?

Bu saldırıların en önemli amaçlarından biride insanları sindirmek ve korkutmak. Buna boyun mu eğelim devlet aslında bizi koruması gerekirken?

@bryan fury

baslama kardesim devlet ne ise yariyor safsatalarina ne alakasi var evden cikma ile potansiyel terör eylemine gebe olacak toplu gösteride bulunma!!?

devletin hic bir b.k yapmadigi ortada insanin canindan daha degerli ne var??

cevap verme yeri sandiktir, idayolojiler sandik ile gelir sandik ile gider bundan baska bir yol yoktur!

www.radikal.com.tr

Kesinlikle, boşu boşuna ölüyorlar aptal aptal işler uğruna, barış mitingiymiş, mitingle barış mı olacak yani kendileri inanıyor mu çok merak ediyorum. Ülkenin hâli belliyken böyle işlere kalkışmak saçmalık.

"cevap verme yeri sandıktır" olsaydı hala 1800'lerde yaşıyor olurduk. devrimlerin hiç biri olmazdı. halk baskısıyla alınan kararlar olmazdı. kurtuluş savaşında da "fransızlara oy vermeyelim, gitsinler" yapsaydık?

terör = terror = korku
terörist = terrorist = korkutucu
bonaparte = korkmuş, sindirilmiş kişi
terörist = amacında başarılı olmuş kişi

@harzem

insanlarin direk canlarina kast edilen, ve de bundan da hic cekinilmeyen ortamlarda nasil haraket etmeyi düsünuyorsun? bakin isvicre ya da finladinyadan konusmuyoruz orta dogu batakligina düsmüs bir ülkeden. insanlarin bazi sosyolojik istekleriden önce can güvenliklerini düsünmeleri lazim.

herneyse ne kadar yazsak ne kadar konussak az.

seçimler neden tekrar ediliyor?

o gösteriler yapılmalı diyen arkadaşları piste davet ediyorum. buyrun gitsinler katılsınlar o gösterilere. bunca insan ölmüşken burada gelip böyle konuşmak ayıp.

böyle bir durumda devlet ne işe yarıyor demek şarampolden yuvarlanan arabanın içinde ölen insan için emniyet kemeri ne işe yarıyor demek gibi bir şey. devlet bir işe yarıyor, belki de kendi eliyle düzenliyor, belki dış güçler, belki terör örgütü yapıyor bilemem ama ortada bir gerçek var ki bu saldırılar gerçekleşiyor.

gosteriler yapilmali diyorum ve katiliyorum da... kimse kimseyi boyle pisliklerle sindiremez, gezide de sokaktaydik simdi de sokaktayiz sokaga cikmazsan kimse seni siklemiyor. koyun olursan gudulmeye mahkumsun ben koyun degilim. mal gibi, hayvan gibi birilerinin sozunden cikmayip boyun egecegime insan gibi onurum ve gururumla yasarim yasayabildigim kadar... insanlik onurudur insanin yasamasinin sebebi bana gore. kimseye de onurumla oynatmam. aksini iddia edenler me'lemeye devam etsin, onlari gudecek birileri hep olur.

@harzem, alanlarda alınan bir tek sonuç gösterebilir misin bana?

alanlar tırpan yeri, dolu başakları tırpanlamaktan başka işlevi yok. bunu görebilmek lazım artık.

samanlık faresi de kalkmış tweet atmış bayraklar kefenimizdir diye. bi tek bu bile yeterli ne olduğunu anlamak için.

geçmişi iyi okuyun iyi anlayın lütfen. bizlerin hatalarına düşüyorsunuz. 35-40 yıl önce o alanlarda, sehpalarda, kızılderede, filistin askılarında, loş koğuşlarda yitirilen gençler şu anda yaşıyor olsalardı eminim ülke bu durumda olmayacaktı.
kendinizi kırdırmayın.
olayın fotoğraflarına bakamıyorum, o kadar gençler ki...
Ölmek değil yaşamak fark yaratabilir. Alan malan demeyin.

Alana inmeyin diyen arkadaşlara sormak istediğim bir soru var:
-tweet atmayalım
-facebook'a girmeyelim
-isterseniz zamanında başınıza üç kişi bir arada konuştuğu için iş geldi diye biz de üç kişi bir araya gelmeyelim.

merak ediyorum ve önerinizi bekliyorum:
nasıl yapalım? yani bir şeyi protesto etmek için ne yapalım? madem hata ediyoruz yol yordam gösterin de bilelim??

(not:polisle çatışmayın derseniz anlarım, gerçekten salakça ve bir işe yaramıyor.)

guvenlikle ilgili zaafiyet yokmus arkadaslar hadi dagılın bonaparte haklı cıktı. hayatta kalmak yanlıs.

@bryan fury

kardesim sen dezanfarmasyon sefimisin?? ben nerede güvenlik konularina felan degindim de, benim bu konuda hakli oldugum varsayimina variyorsan?

konu gösteri yapmak özgürlügü konusu degil, burada hepimiz hem fikiriz ki, bu cok dogal bir haktir. ben de cikar tepkimi gösteririm. ama diger tarafta insan cani gibi belki de dünyadaki en önemli gercegi bile hice sayan sagliksiz düsünceler var ve bunlar seni ölümle tehdit ediyor. ortada böyle bir tehdit var mi? var. "orada bomba patliyabilir. bugün oraya cikmamam belkice daha akillica olur" dediginde kimse sana korkaksin ya da özgürlügünden ödün verdin diyemez!! gülerse de onlarin ahmakligidir. birakin su romantikligi ya!!!

bu ülke almanya, isvicre, belcika olsaydi da cikip 365 gün gösteri yapsak. orada imkanin var burada ama yok. simdilik..

@rakıcandir, senden beklediğim şeyi yaptın, en doğru soruyu sordun.

ne yapmalı;

önce şunu bi açayım: neden alanlara hayır diyorum;
alanlara hiç çıkılmasın değil benim "alana hayır"ım. alanlar halk çıktığı zaman anlamlı.
bu ülkede son bir sene içinde kaç yürüyüş olmuştur sizce? peki kaçı aklımızda, kaçına destek verdik, kaçında halk da vardı?
doktorlar yürüdü, karadenizliler yürüdü... sonuç?
aklımızda kalanlar bizi içine alanlar kan dökülenler değil mi? peki kan dökülenlerden alınan sonuç?

facebook'da paylaşmak, tweet atmak olmalı tabii. ama orada kalmamalı. şimdi buradaki kimse hatırlamıyordur ben de unutmuşum gitmiş, sabah sözlükte denk geldim. küçük bir örnek bu. izmir'deki tecavüzcüleri linç edelim kampanyası vardı bir zamanlar. şimdi sorsan o kampanyayı başlatan bile unutmuştur kimlerdi olay neydi. eksisozluk.com
binlerce on binlerce paylaşım var, linçler, hayırlar kınamalar... peki ya sonuç?

17 aralık gibi bir olay var, peki ya sonuç?

iç güvenlik paketi çıktı mı? çıktı!
fındıkta oyunlar oynandı mı? oynandı!
bütünşehir yasası çıktı mı? çıktı!
daha niceleri...
halk neredeydi, neden alanlarda değildi?

alanlar kana bulandıkça bu halk o alanlardan köşe bucak uzak durur, olan gencecik canlara olur.

bi de anlamıyorum gerçekten, hiç mi kim kimdir bakılmıyor? olay sonrası "bayraklar kefenimizdir" diyen bir zamanların samanlık faresinin ne olduğu, seceresi belli. bu kadar kör kör parmağım gözüne, bu kadar ayan beyan ortada, hala piyon bulabiliyor. bana "2+2=4 dür" dese "hadi len ordan!" diyeceğim biri "resmi gazete yalan söylüyor" diyen dayılar gibi değil eli kalem tutan piyonlar bulabiliyor. şaşılacak şey.

benim önerim şu:

bir tarafta (taraf olduk mecburen) en az 50 yıllık ön hazırlığı olan çok çok büyük maddi kaynaklarla oluşturulmuş bir yapı var; tek söylem, tek tutum. unakıtan "biz voltranı oluşturuyoruz" derken güzel özetlemişti kendilerini.
bir tarafta "ben ben ben" diyen siyasiler, stk'lar, gruplar var.
bir tarafta marksizm deyip kürt milliyetçiliği yapan silahlandırılmış pkk var.
bir tarafta "bana ne" ciler var.
var oğlu var...

asgari müştereklerde buluşma de, biz hepimiz aynı gemideyiz de, başka bişey de, adı ne olursa olsun birlik olmak şart. herkes bi yana çekmeyecek bi kere.
bizim de "voltran öyle olmaz böyle olur" deyip bir voltran oluşturmamız lazım. hiç bir ideolojiye, etnik kökene boka püsüre hizmet etmeyen, insana, doğaya ve yaşama hizmet eden, kılavuzu bilim olan, yakıtı sanat olan bebek voltran.
işte o zaman treni doğru raya oturtabiliriz. öbür türlü mimkinatı yok!

@hayat aklini konusacak bir filozof uret

cennet de böyle bir yer olmalı ama o zamana kadar???

Sorularınızın tek bir cevabı var zannediyorsunuz bence asıl yanıldığınız nokta bu.

o zamana kadar beklemek gerekmiyor ki, hemen şimdi olmaması için hiç bir neden yok bence.
yukarıda bir link vermiştim. linkteki yazımda özet olarak; "hırr gür yerine yanlış gördüğümüz olayların düzeltilmesini talep etmek, takibini yapmak gerekiyor" demiştim.
bizim bakış yönümüzü değiştirmemiz lazım.
yoksa sineklerin cama çarpmasından farksız toplu gösteriler, sosyal medya kınamaları - paylaşımları. yıllarca alanlara çıksak, kınasak, n'apsak faydası yok. olmadı. görüyoruz işte... faydası oldu diyebilen var mı? Beyaz sarayın önüne toplanmıyoruz biz, burası Türkiye. Yürüyüş yapan kitleyi ne sokaktan geçen, ne oradaki esnaf, ne de hükümet önemsiyor, dikkate alıyor. Tam tersine millet yürüş yapanlara mesafeli duruyor, geçmişte yaşanılan, zihinlere sokulan olumsuzluklar nedeniyle.

Sizler yani duyuru kullanıcıları bu ülkenin okumuş, akıllı, düşünen insanlarısınız. Neden bir ekip kurup takipçi olmuyorsunuz. Bu tür olumlu adımları başlatacak başka bir kitle olduğunu sanmıyorum. Yardım etmek, iyilik yapmak, bilgilerimizi, yerine göre elimizdekileri paylaşmak için buradayız. Bizden daha iyi bu işi kim yapabilir ki?

yamulmuyorsam eleştirel okuma ve yazma

Eleştirel okuma, eleştirel yazma.

o kadar düz mü düşünmem gerekiyomuş :) teşekkürler arkadaşlar

evet chicken translate diye tassak gecilir cogu zaman ama dillerde karsilikli kavramlar cogu zaman aynidir.

fizyolojik ve psikolojik açıdan porno zararlı bir şey. illaki kurcalayacağı zamanlar olacaktır ama hiç alışmaması iyi olur. o kısma karışmanız bir şey değiştirmez ama zararlı olduğundan bahsedebilirsiniz.

cinsel konularda eğitim vermek istiyorsanız aslında bu yaşlarda konuşulması lazım, zira cinsellik sadece seksten ibaret değil.

edit: pornonun zararları saymakla bitmez. erkeklerin kadınlara bakış açısını, algısını tamamen değiştiren, beyindeki ödül sistemini alt üst eden bir şey porno. yani "porno ne zaman izlenir" gibi bir soru çok saçma oluyor. evde interneti de kesseniz çocuk mutlaka pornoya şöyle bir göz atacaktır ama pornonun yaşı yok, herkese her zaman zararlı. zararlarından mutlaka bahsedin.

porno dediğin şey 25 cm masfallı 150 cup memeli hatunların bağrışıp çağrıştığı yapay seviş filmi. bunu izlemeye hiçbir zaman başlamamalı (kaçarı yok tabi de) ve bi şekilde yönlendirmemeli, hatta ergenimiz uzak tutulmalıdır. alternatifler nedir bilmiyorum, bilimini bilmem

konuşmanız gerekiyor. belli başlı şeyler anlatıp, kavramalarını sağladıktan sonra bu bilinçle pornoyu zaten kendileri keşfedeceklerdir. en azından onlar keşfetmeden önce porno hakkında bir kaç şey biliyor olsunlar. ille bir şey izletecekseniz belirli bir konusu olan, kadın denen varlığın sadece tek bir işe yaradığı algısı oluşturmayan, cinsel organların ve birleşme anının gösterilmediği -nispeten- erotik filmler izletebilirsiniz. pornonun zararlarından bahsetmeyi de unutmayın.

teşekkür ediyorum cevaplarınız için. Maalesef porno izletmeme şansımız yok, milletce 40 küsür dns değiştirip yine ulaşıyoruz porno içeriklere. Tek amacım yaşı gelene kadar uzak tutmak, yaşı geldiğinde ise, çevresinde kurulan tuzaklardan haberdar etmek ve "normal seks yaşantısıyla", porno filmler arasındaki absürd farklılıkları işaret edebilmek.
akışına bıraksam da kendisi bulup izleyecek ama en azından bilinçli izlesin istiyorum.

hahaha
freud un mu ne çocuk eğitimi konusunda bir lafı vardı
"ne yaparsan yap, nasılsa yanlış yapacaksın"
bu cocuklar erkek mi?
erkekse coktaaan herseyi kesfetmistir onlar
imam hatip e falan gitmiyorlarsa.

amator porno denen bi sey var. ille de brazzers izlemek zorunda degil. o yas araliginda zaten her seyi coktan ogrenmistir bile. sadece korunmayla ilgili biraz fikir vermek yeterli olur bana kalirsa.

hiçbir zaman. sağlıksız bir durum olduğu gerçek.

"bırakınız izlesinler" demem çok garip ve saçma gelebilir kulağa ama o çocuklar zaten çoktan bulmuşlardır yollarını bence. benim zamanımda (zamanım dediğim de şu an 21 yaşındayım) millet 11-12 yaşında dalya diyordu. erkek boşalabildiğini anladığı yaşta çüküyle oynamaya, erotik içerik kovalamaya başlıyor ve bunun normal bir süreç olduğunu düşünüyorum şahsen. eğer çocuk doğuştan ruh hastası değilse zaten çok ekstrem veya zararlı şeylere girmeyip am-meme-göt kovalayacaktır internette. e onu da hangimiz yapmadık zamanında?

ailenin vereceği cinsellik eğitimi ve cinselliğe bakış açısı çok önemli ama. bu dışardan verilemez sanırım maalesef. ben mesela 10 yaşındayken bi' oyunda karşıma çıplak kadın fotoğrafı çıkınca kafayı yemiştim resmen. elim ayağım 10 dakika boyunca titremişti, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. "kötü" ve "ayıp" bir şey yaptığım için.

daha sonra atayiz olduk, bissürü insan tanıdık, dünya görüşümüz değişti, kız arkadaşlarımız oldu falan ama hala çıplak kadın görsem aynı şeyi hissediyorum mesela. bize "seks ayıp yavrım" dediler çünkü, atamadık o şeyi. bunun pornoyla da alakası yok bence. olsaydı eğer şu an tavşan gibi zikişiyor olmam gerekirdi. gidip hayvanlı, kafa kesmeli porno izlemedikleri sürece bırakınız izlesinler, bırakınız takılsınlar.

bi' de onlar zaten yürümüştür abi ya, 12-14 diyorsun. bırak. vura kıra, ite kaka öğreniyor insan bunları. hadi birbirimizi yemeyelim, siz de bu işlere ilk giriştiğinizde sperminizin bitmesinden korktuğunuz için mastürbasyon yapmaktan çekiniyordunuz. sizi gidi hınzırlar.

bu arada o çıblak karılı oyun şu,

www.minioyun.com

güzel bi şey ben oynuyom hala arada.

cinsel eğitimle ilgili de çocuklar için resimli kitaplar var. öyle bir şey alabilirsin belki. sen ne dersen de o porno izlenecek, yapacak bir şey yok kendi keşfedecek bunu.

xart falan izletin efendim

porno zararli (ya da yararli) yazan allah askina bi arastirma bi kaynak gostersin. herkes bir tarafindan salliyor arkadas. fizyolojik ve psikolojik olarak zararliymis. allah allah. kim diyor arkadas? bilir kisi misin sen?

bir sekilde su yolunu buluyor. eger sacma sapan sitelere girmiyorsa cok da kurcalamayin bence.

@çılgın fantazilerin adamı

www.youtube.com

www.youtube.com

konuşuyorsak destekli konuşuyoruz. daha örnek atayım mı? azıcık psikoloji görmüş insan bunu kolayca iddia edebilir. porno zararlı diyorum ve hatta artırıyorum: pc oyunlarının da birebir benzer etkileri var.

@lesmiserable

ben sicmisim o zaman. su anda izleyemiyorum ama izledigim zaman fikirlerimi atarim mesaj olarak size.

bence ne izleyeceğinden çok, cinselliğin aslında ne olduğu işlevinin ne olduğu, porno filmlerin hangi açılardan gerçek hayatla kıyaslanmaması gerektiği, masturbasyonun doğal olduğu, ancak bunun cinselliğin merkezini oluşturmaması gerektiği falan açıklansa daha doğru olur. porno film izlemek değil ama, günde 5 kere masturbasyon yapmak, abartmak, gerçek hayatta yaşıtı kızları porno filmdekilerle karşılaştırmak (ki yetişkin erkeklerde ve evliliklerde bile ciddi sorun bu, ekşide de görürsünüz, kadın dediğin DD memeli bütün vücudu lazerle epilasyon yapılmış, her an sekse hazır belini şöyle kıvıran şöyle amuda kalkan falan diye tanımlayanlar var) bir de çocuğun başını belaya sokmaması için temel cinsel eğitimi verin, cinsel olgunluğa erişmenin sadece pipisinin kalkması olmadığını, işin sorumluluk yönü olduğunu, 16-17 yaşına kadar, bu sorumluluk için yeterince olgun olmayacağını, hastalıklar, hamilelik, yasal yönü falan anlatın.

Video değil de kadın fotoğraflarıyla başlasın. Poz veren kadınlar iyi olur.

Erkek olduklarını kabul ederek kadın önerdim, değilse tam tersi.

"porno zararlı" demek "internet zararlı" demek gibi bir şey. hiç bir şey ifade etmiyor.

oturup anlatmistim ben, bunlar cok abartili... sevgisiz... algin bozulur... filan diye; ise yaramisti.

zararlı olduğunu söylemen onlara bunu yaparken suçlu hissettirecek, bu mu daha kötü porno izlemeleri mi; sen karar ver. yani düşün bütün ergenliğin suçluluk hissiyle geçmiş, altı üstü 15-20 dk.lık videolar izlediğin için. kendi haline bırak, bunun bir eşik yaşı falan yok. düzeltmeye çalıştıkça daha çok bozarsın çocukları, sakınılan göze çöp batar; kendileri bir şey sorarlarsa konuşursun. zaten "zararlı" yahut "günah" vs. demek hiçbir şey ifade etmiyor, bu çocukların bir de akranları var, onlardan görecek duyacaklar ve bir şekilde, her şey olacağına varacak. yaşları biraz daha geçsin, cinsellik hakkında konuşursun duruma göre madem aileleri bu konuda ilgisiz.

He amk he zararlı. 13 yaş falan iyidir başlamak için.

alice practice +1

onun dediklerine ek olarak: sadece çevrelerindeki karşı cinsi değil kendilerini de pornolardaki insanlarla karşılaştırmamayı öğrenmeleri lazım. "benim vücudum o adamın vücudu gibi değil, öyle olmalıyım. kadınlar ağızlarına tükürülmesinden mi hoşlanıyormuş, ama ben bunu yapamam, beni istemeyecekler!" gibi algılar oluşabiliyor. nasıl şeyler izledikleri, kendilerini ne kadar inandırdıkları önemli.

izledikleri şeyin tıpkı sıradan bir filmdeki gibi bir kurgu olduğunu, bazı insanların beğenilerine yönelik olarak yazıldıklarını, herkesin o şeylerden hoşlanması gerekmediğini ama hoşlanmasında da bir sorun olmadığını anlamaları lazım.

yanıtlarınız için teşekkürler. düşündüklerim ve yazılanları harmanlayarak, virüs ve benzeri reklamlara yakalanmaması için ne yapması gerektiğini, filmlerin ve senaryoların absürdlüğünü ve hangi siteleri-kategorileri tercih etmesi gerektiğini kısaca anlatıp kendi haline bırakacağım.
yine de ister istemez saçma sapan videolar da izleyecektir ama en azından yanlış olduğunu, abartılı olduğunu, kötü olduğunu bilerek izler.
gerisi onlara kalmış.

porno sömürüdür, aldatmacadır; porno izlemek ruh hastalığıdır. çocuklarımızı pornodan uzak tutmalıyız. en basitinden başkalarının bedenlerini fetişleştiren bir çocuktan sağlıklı cinsellik namına yarın ne beklenebilir?

eğer, eğitimi için denetimli şekilde porno izletmeyi amaçlıyorsan sanki bir duyarlıktan yola çıkılarak sorulmuş gibi ancak tümüyle abuk subuk saçma sapan bir soru bu derim. hem bilinç hem porno yanyana gelince tüylerim diken diken oldu. böyle bir kötülük umarım yapmazsın o ocuğa.

tabii ki vazgeçmiyorum, burcunun özelliklerini okuyup strateji belirliyorum.:P mesela aslan erkeği kompliman sever, boğa erkeği midesine düşkündür :P abartıyorum tabi, ama burcu yüzünden hoşlanmaktan vazgeçeceksen hoşlanmamışsındır zaten.

ben balığım, sevgilim aslan, 1. senemizi doldurduk. çok fazla sürtüşme, tartışma oluyor, ama kavgalarımızın sebebi burçla alakalıdır diyemem. o kadar bir ehemmiyeti yok gözümde.

Hayır, merak dahi etmem. Benim için astroloji turnusol görevi görüyor bu tarz konularda. Burcu değil de inanıp takip etmesi tabii.

insanlar birbirlerinin burcunu merak edebilir, sorabilir, üzerine çıkarım yapabilir ama her türlü insan ilişkisini başlatan, sürdüren bambaşka duygular, düşünceler ve yakınlıklardır. bunlar kendiliğinden olur. burçlarla ilgili böyle bir hesaba girmek hem mantıksız hem de namümkündür zaten. çünkü her ne kadar envai çeşit sitede tam tersi söylense de, birbiriyle uyumlu ya da uyumsuz burç diye bir şey yoktur. astroloji bilgisi olan her insan bilir ki, her insanın haritası parmak izi gibi kişiye özeldir, hiç kimse burcundan ibaret değil, hatta burcu hiçbir şey. insanların ilişki kurmasında, yakınlaşmasında, kafalarının uymasında etkili olan binbir tane etken vardır, bunu elbette haritayı inceleyerek anlayabilir, olası bir uyum ya da uyumsuzluktan bahsedebiliriz, ama kişilerin güneş burcundan çok daha fazlasını inceleyerek. o yüzden kimse sadece burcunu bildiği biri için uyum hesabına giremez, girmemeli, girerse yanlış önermeler sahibi olur.

Burçlara inanan maldır.

etmem.
adamin burcunu ogrenene kadar zaten is isten gecmis oluyor laskjdl

eksisozluk.com

çok inanmıyorum ama bakarım :) eşimle burcumuz hiç uymuyo ama devam edioruz :)

Aptal bir kız olduğum için, evet

Zevk için bakarım ama hiçbir şeyi değiştirmez. Ayrıldıktan sonra da genelde bi daha inceler ayrıldığıma mutlu olacağım detayları kullanırım.

Ben burç uyumuna dikkat edip etmediğine dikkat ediyorum. Dikkat ediyorsa eğer "Gerizekalı bu" deyip uzaklaşıyorum.

etmiyorum da, o hoşlandığım insanın burcunu bilebilme gibi bir süpergücüm var. ya da burcumun tahmin edilmesi gibi. birileri benim burcumu tahmin ettiğinde ya da ben onlarınkini bildiğimde garip bir ferahlık çöküyor içime. ilişki ondan sonra daha ilginç bir hal alıyor. ama bu bahsettiğim şey majör değişiklikler değil tabi ki.

burçlara inanıyorum. onlar da bana inanıyor.

Hiç bakmıyorum. Astrolojiye inanmıyorum.

bakmadan evlendim. şimdiki aklım olsaydı bakarmıydım bilmiyorum, baksam da sonuç değişmezdi sanırım.
yine evlenir yine "biz birbirimize pek de uymuyormuşuz aslında" derdim. hele bu sıralar çok kızgınım, "yay burcu görmek dahi istemiyorum" dememek için gayret sarfediyorum zira canımdan çok sevdiğim çocuklarımdan biri de yay burcu.

burçlar konusunda olumlu/olumsuz bir kararı olmayan yengeç yorumu:

astoloji tuhaf bişey. gezegenin aslında olduğu yer ile bizim onu gördüğümüz yer farkını astroloji nasıl çözmüş, çözmüş mü bilmiyorum. bildiğim, emin olduğum şey ayın üzerimizdeki etkileri. ayın etkileri varsa diğer gezegenlerin de etkileri olması olası. etkiler ana rahmine düştüğümüzde niye başlamıyor da nefes almaya başladığımızda başlıyor bilmiyorum, anlamlandıramıyorum.
bana göre astroloji doğru söylüyorsa bile sadece astrolojinin dediğine bakarak karar vermek başka etmenleri göz ardı etmek demek.

dikkat etmiyorum ama akrep diye bir şey var.

Hayır etmem.

Burcuna göre seçme lüksüm olsa dikkat ederdim.

Hayır, endokrinolojik bir problemim yok çok şükür ki.

ıslak hamgurger belki?

Boza ?

trafik, karanlık tipler, keşmekeş, yağmur sonrası biraz temiz sonra bok bir hava.

Akasya AVM.

Kalabalık, metrobüs, akbil, yağmur, gökdelenler

erguvan var sanırım.

istiklal caddesi ve tramvay (gitgide iğrenç bir hale gelse de)

yemek icin balik ekmek olabilir. bi de halk ekmek hahahah

bogaz, halic, galata kulesi/koprusu, saraylar, taksim meydani... tek bir sey soylenseydi avrupa ve asya'yi birbirinden ayiran bogazi tercih ederdim ben.

yiyecek olarak soylendigi uzere bircok farkli seyi var. cengelkoy hiyarindan kanlica yogurduna, sariyer boreginden sutluce'deki uykulukcularina, eminonu balik ekmekcilerine kadar tonla sey sayilabilir. bu kadar buyuk sehre de bir yemek yetmezdi zaten.

yurtdışında kapalı çarşı sultanahmet meydanı ile meşhur..
yurtiçinde kız kulesi, mısır çarşısı, taksimi ile..
istanbul'da martılara simit atılır..

En simge Kız Kulesi gibi duruyor bence.
Parça pinçik Kanlıca Yoğurdu, Ortaköy kumpiri gibi yemekler olabilir. "İstanbul şeysi" diyebileceğim bir yemek bulamadım.

camileriyle ünlü. eskiden kirpi derlermiş istanbul'a. minare sayısından dolayı.

@acemi ankara bizzat ayağına kadar getirip kendisi mi veriyor bunları hocam?

Bilkent'i.

kurum sınavlarını. <3

annem orda. o yüzden.

Ağustos ta bile üşütüp hasta etmesini. Onun memleketi oluşu, özellikle İzmir'e dönüşü.

En geçerli sebep Anıtkabir orada.

Ankara devlet tiyatrosundan oyun izlemeyi, en çok da akün sahnesini severdim. Oyundan sonra akünden çıkıyorsam kızılaya, küçük tiyatrodan çıkıyorsam sıhhıyeye yürümeyi severdim.
Bir de 230da iken tandoğandan bahçeliye gelene kadarki yol boyunca evleri izlemeyi severdim. O semtte genelde tülsüz perdesiz olurdu evler.

Raylı sistemler arası aktarma yapmanız için çıkıp tekrar kart basıp girmenize gerek olmamasını unutmuşum.

Senin gibilerin olmayışını. Olsa da Ankaragüçlüler sağlam dövüyor. Zaaa diyeni görünce ise fiziksel/psikolojik herhangi bir zarar vermeden onu şehirden soğutuyoruz, ekmek bile vermiyoruz, otobüs bileti satmıyoruz. Yürüyerek dönüyor İstanbul'a pezevenk. Dönüşünden soğuyor.

Sakarya gibi bir yere sahip olması olabilir sanırım. Siz İstanbullular'ın sevdiği yerler genelde elit hissettiğiniz, herkesin sizin köpeği olduğu yerlerdir. Tatil beldelerinde de İstanbullular'ın 40 kilometre öteden tanınması gibi. Ankara, hele hele Sakarya kesinlikle öyle değil. Yan masanızda pazarlık yapan bir pezevenkle emektar hanımefendi olabilir, ama size sataşmaz. Xxxxsmall Adidos ceket giyen grup olabilir, ama sevgiline pek sataşmaz. Halkın halk olduğu yerdir Sakarya. Güvercini dışında zarar veren olmaz, o da omzuna çarpar.

Ankara'yı sevmek, şehirde sevilecek tek şeyin Ankara olduğunu bilmektir.

Kendisini, komple seviyorum Ankara'yı, sevmeyen ölsün.

Ankara'lilarin buyuk kisminin hala orada olmasini ve benim ankara'da yasamayisimi seviyorum.

Bazı sokaklarını çok seviyorum. Yemyeşil, yokuşlu, cumhuriyet dönemi mimarisindeki apartmanları olan. Yürümeyi en sevdiğim şehirlerden biri sanırım. Üniversite döneminde gittiklerimi, yaptıklarımı dolaysıyla anılarımı seviyorum.

Mecburen yaşıyorum ama Eryaman 1. etabını seviyorum

Misafir görmemek için sığınağa saklanacağım.

Good wife'tan sonra sevgilinden ayrıl bence.

Okul için Ankara'ya gideceğim beş günün ardından.

Ozel ders almaya gidecegim.

zirve

Bugun bi kiza yazilicam.

Kizla daha once hic diyalogumuz olmadi.

Bugun gidip direkt konuya giricem.

Aksama neticeyi yazarim.

İlk önce alışverişe çıkacağım sonra da dövme yaptırmaya :)

şu an işteyim. işten çıkınca, sevgiliyle buluşmaca. orrdan sonra da eve gidip ispanyolca çalışmaca.

1 yıl yaşadım, devam etme imkânım vardi, hala da var ama tercih etmiyorum. o zaman kafamda soru işareti kalmayacak şekilde donmusum herhalde. sizin mesleğiniz açısından yurtdışı daha iyi olur sanki ama dönme isteginizi anliyorum. yapısal olarak parçalanmayı bir an önce tr'den kaçmak isteyenlere bırakıyorum, hakkinizda hayirlisi

dönme. orda belki kültür sorunu yaşıyorsun ama türkiye'de binbir türlü sorun yaşayacaksın. artıları eksileri iyi düşün. eğitimini aldığın meslek çok değerli ve emek gerektiriyor. hangi ülkedesin bilmiyorum ama türkiye'de ne hakettiğin parayı alırsın ne de saygıyı. bön bön bakarlar suratına. hele bir de idealist bir biyolog olduğunu düşünüyorsan kafayı yersin benden söylemesi.

Gurbetten yeni döndüm; kendi isteğimle değil, mecburen. Şimdiden döndüğüm güne lanet okuyacağımı buram buram hissediyorum. Avrupa'ya giden en az 10-15 arkadaşım oldu, giden dönmedi, dönmek de istemiyor genelde. Hatta ezici çoğunluğunun özlemediğini bile söyleyebilirim. Amerika'ya giden 3 arkadaşım döndü, onlar da gidişte bir kültür şoku yaşadılar, şu an geri dönüşün kültür şoku içerisindeler. Zamanla atlatırlar. Ülkeye çok çamur attım gibi oldu da, gittikçe belirli insani değerleri tutturarak yaşaması daha da zorlaşıyor.

Kültür şoku dışında belki ülke ile ilgili olabilir. Bulunduğunuz ülkede Avrupa'nın kibar ırkçılığını hissediyor olabilirsiniz. Farklı bir ülkede bunu hiç hissetmeyebilirsiniz de.

Sıla özlemi eski sevgili gibi. İnsan kötü yanlarını bilse ve hatırlasa bile içinde hissedemiyor uzaktayken, en kötü şeyler bile tatlı belaymış gibi görünüyor; insan romantikleştiriyor biraz da kafasında. Sonra yeniden birleşince "Neden ayrıldığımı hatırladım. Bir daha birleşirsem!" diyor insan. Unutunca da unutuluyor.

ben de insanlarla anlaşamıyorum, ana dilimi konuştukları halde kültür farkı geçmek bilmiyor işte... he ben türkiyedeyim.

türkiyeden kurtulma imkanı varken dönecek olana ben bir şey diyemem sanırım hakaret etmeden ondan hiç yorumlamayayım...

bende yaptım master ımı döndüm. orada ne yaparsan yap türksün, bir gün geliyor hissetiriyorlar ülkeni ve seni hangi kefede tuttuklarını. en azından burası senin çöplüğün, amerika falan desen neyse de avrupa da her zaman 'istenmeyen göçmensin' 2 gün güzel geçer 3. gün pişman ederler adamı.

ülke karışık doğru da senin ülken neticede.

uc senedir yurt disindayim. turkiye'ye ara sira aile ziyaretine geliyorum ama ayak basmamla tansiyonumun cikmasi bir oluyor. daha havaalaninda polislerin yuzune suclu gibi bakmasiyla basliyor. tabi ki bizi rahatsiz eden seylerle, sizi rahatsiz eden seyler cok bambaskadir, o yuzden kendi kararinizi vermek icin bence bir psikologla gorusun, gercekten mutlu edecek mi sizi, gitmek icin bahane mi ariyorsunuz vs. bilmeniz cok onemli bence.

Şu an türkiye'de de kültür farkı yaşarsınız. Son iki yılda insanlar insan-okuz arası bir şeye verildi bu ülkede. Zombie istilası gibi düşünün.

Rahatsız mısınız ya az önce bahçeye inek getiren öküzler yüzünden sabahın köründe uyandım ne işin var bu boktan yerde yemişim kültür farkını.

olamaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

olmaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

olamaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

bazı akıllılar Arabistan'a uyup bayrama bir gün erken girebiliyor, bu Kurban Bayramı'nda da öyle yapan mı oldu yoksa sadece Ramazan Bayramı'na has bir durum mu benim bahsettiğim ayrıntısını ben de bilmiyorum.

Olmaz.

insanlarda islam adına bir şey kalmadı ki bugünlerde. ben yapmış olabileceklerine ihtimal veriyorum.

Arabistan'a uyulan durum Ay'in görülmesi yani Ramazan ayinin bitisi ile alakali.kurban bayrami ayri birsey.

@safsafinaz Kurban Bayramı' nda da farklılık olabiliyormuş, bu konunun uzmanı değilim ama google öyle diyor, her sene ülkeler itibariyle farklılaşabiliyor anladığım kadarıyla, yani sadece Ramazan Bayramı'nda olmuyor farklılaşma, ama bu sene aynı günmüş, benim bahsettiğim durumla alakası yok o zaman kavurma yiyenlerin.

www.aa.com.tr
www.cubbeliahmethoca.tv

vfeat eden birinin (anne, baba, kardeş vb) adına kesilince arifeden kesilirdi eskiden. şimdi hala yapılıyor mu bilmiyorum. belki öyle bir şeydir.

Bu seneki kurbanları olmaz. Onun zamanı yarın. Adak kurbanı, ölen birisi için, geçmişte kesmediklerinin yerine falan kesmişlerdir.

ölen kişi adına kesilen kurban arefe günü kesilir, net.

20 yıl kadar önce ölen kişinin adına kesilen kurban ölen kişinin hayrı olmaz denmişti. Yine mi değişti?

Şuna niye arefe diyorsunuz anlamıyorum, arife arife.

lisedeyken dinin sorgulanabilirliğini keşfetmiştim. atayizliğimi fitilleyen yer sözlük oldu. yıl 2006.

ben lisedeyken sözlükte lost teorileri yazan adamlar vardı, ben onlara acayip imrenirdim. adamlar göndermeleri falan anlarlardı, okumuş etmiş adamlardı, refere edilen romanların vs. hepsini bilirlerdi. onlara özenip kendimi geliştirme tutkusuyla doluyordum. ekşi'nin kutsal bilgi kaynağı olduğu zamanlar yazan adamlar beni çok etkilemiştir ergenliğimde.

üstteki cevabı görünce aklıma geldi, çok muhafazakar bir çevrede yetişmiş olduğumdan farklı fikirlerle ve dünya görüşleriyle ilk karşılaştığım yer de ekşi olmuştur muhtemelen yine lise yıllarında.

Din ve tanrı konusundaki görüşlerimi değiştirdi kesinlikle, daha sonra da siyaset. Neyse ki az sayıdaki liberaller sayesinde doğru yolu buldum.

Bir konuda akillica felsefi konusmalar yapabilen kisinin baska bir konuda tam okuz olabilecegini ogrenmistim. Ornegin ekonomik sistemi ve dini baskilari elestirip bunlarin medya vb. araciligla insanlara dogru olan tek yolmus gibi gosterildigini savunmustu biri ama kadin haklari konusunda tam okuzdu. Kadinin dogasi geregi yemek yapmasi gerektigini ise sahip olmanin erkekler icin uygun oldugunu escinselligin hastalik oldugunu falan soylemisti.

uçuk şeyler olmadı ama bişeyi araştırıken başka başka şeyler daha öğrendim. bi film hakkında yorumları okurken ona benzer başka güzel filmleri de keşfedip izledim. bu tür şeyler oldu.

hiç hatun düşüremedim mesela. ben asıl onun için üye olmuştum. akşam akşam yine uykum kaçtı amk.

scent of a pastrami, i was made for you +1 ama ateist değilim:)

tartisma adabini tam olarak eksideki
eksisozluk.com
Bu entry ile kaniksamistim ve ondan sonra hayatimdaki her tartismali olay/durumda buna gore hareket etmeye calistim.
ve inaniyorum ki insanlar sadece tartismayi bilse, hayatta birbirimizi yiyerek harcadigimiz zamanlari daha faydali islere aktarabilcez, daha uretken olabilicez.

atayiz olmamda büyük pay sahibidir uludağ ve ekşi sözlük, kafam oralarda açılmıştı ilk olarak, 14 yaşındaydım galiba ilk takılmaya başladığımda. onun dışında insanlar tanıdım ama hayatımı değiştirecek bir şey olmadı yani, sözlük dışında da tanıyordum sonuçta.

der meister'ın bebeliğini bilirim mesela. elimde büyüdü kerata sözlüklerde :D

kesinlikle. sevgilim oldu :))

dini bana sorgulatan yerdir ekşi sözlük. 14 yaşından beri takip ederim, 17 olmuşken dinden soyutlamıştım artık kendimi.

oldu.

burada sürünmek vs orada sürünmek

bu karşılaştırmayı yapıp orada sürünmeyi daha iyi buluyorlar ki haksız da değiller hani...

yav he he turkiye cok super.

bunu sorması gereken ben değilim, devlet. hayatını "yurtdışına çıkmak" hedefiyle yaşamış birisi olarak şunu çok net söyleyebilirim: türkiye yaşanabilir bir ülke olsa, turistik amaçla bile olsa nadiren çıkarım ülkeden.

bakma sen mültecileri kıskandıklarına/kıskandığımıza, "sığır gibi" yaşayacağını bile bile kimse gitmek istemez. burada tahsilli adam olacakken kimse finlandiya'da karakafa olmayı göze alamaz. alabilecek olsa, zaten basıp gider. isteyen adam illegal şekilde girmenin yolunu bulur. çok zor bir şey olmasa gerek. mesele saygın, değer görecek biri olarak gidebilmek. en başta, gidiş motivasyonu olan şey.

ülkeden nefret etmekle alakası yok bunun, insani bir istek. insanca yaşama, hayatının değerli olduğunu hissetme isteği. öldüğün zaman "kelle" olmayacağın, yakınlarının dayak yemeyeceği, esnaf tarafından dövülerek öldürülmeyeceğin bir yerde yaşama isteği. bu ülkeden nefret etmek değil.

Çünkü Türkiye yaşamak için çok kötü bir yer. Finlandiya'da vasıfsızsan bile etini yersin, sinemana gidersin, fazla mesai yapmazsın. Ama Türkiye'de ölene dek çalışırsın ve borç harç içinde geberir gidersin. Tabii sokakta falan bir maganda seni gebertmezse.

avrupa'da hayat çok güzel tabi amk, sorduğun soruya bak. senin gibi yaşadığı ülkenin ne bok halde olduğunu göremeyen at gözlüklü tipler yüzünden bok gibi zaten, kendini doğruluyorsun resmen.

Avrupa'da insan oldugunu anliyorsun. Soyle dusun kopeklere mamalari disinda yemek vermezler tat algilari gelisirse mamalarini birakirlar diye ama o kopekler baska yemekler oldugunun farkina varmazlar. Baska yemekleri seven kopeklere marjinal, capulcu, vatana ihanet eden, terorist gibi etiketler takarlarsa bu iste bir terslik olur. Elbette baska yemek yemenin yasak olmadigi hatta baska yemekler yemenin mumkun oldugu yerlere gitmek istiyorlar. Isteyen alay etsin isteyen yadirgasin Avrupa'da yasarken gecmiste yalnizca kopek mamasiyla beslendigimi fark ettim. Begenmeyen terk etsin diye dusunenler var ya, gidemiyoruz iste! Euro olmus 3.50 neredeyse! Benim maasima zam geldi mi? HAYIR! Fakirlestim mi? EVET!

hıı belediyecilik çok güzel her yere çiçekler dikiyorlar.

@görende çok insana değer veriyorları sancaklar .Fransada ifalyada falir semtlere gidin de görün ne halde olduklarını.Ben gittim gördüm 1 yıl avrupada yasadım ve bir çok ülkeyi gördüm cidden bilmeden konusuyorsunuz.

he bi sen gördün avrupa zaten. at gözlüğü diyorum farkındaysan, sen istersen mars'a git.

TR'deki "ortalama insan"ın yaşamı ile avrupadaki "ortalama vatandaş"ın yaşamı arasında çok ciddi farklar var. burada açlık sınırında yaşıyor ortalama insan, orada iyi kötü düzgün bir hayat yaşayabilirsin işçi olarak bile. dolayısıyla türkiyede dikiş tutturamayan herkes avrupada bir şeyler yapmaya çabalıyor.

avrupanın dezavantajı ise türkiyede kral gibi yaşayan adamlara da iyi kötü bir hayat sunması. yani türkiyemin zenginleri, avrupada mütevazi bir hayat yaşamak durumunda kalabilirler, lüks kavramı bizdeki kadar keskin değil. gelir dengesi çok daha net.

Turkiyede ingilizce ogretmeniydim, iyi halli bir dil kursunda haftada 6 gun calisip ayda 1600 maas aliyordum. Bi tarafim yiyip de eve falan cikamadim tek basima.

Sirf bir sekilde gidebileyim diye almanyada sifirdan lisans okuyorum, bir yandan da ayda yaklasik 15 gun, gunde maksimum 6 saat bir barda calisiyorum, aylik yaklasik 1000 eurom cebimde. 270 euro olan kira+tum ev masraflarimi cikarinca kalan parayi ister biriktirip sacma sapan yiyorum, ister geziyorum, ister gidip pahali restoranlarda yemek yiyorum, istersem de yararli seylere harciyorum. Turkiyedeyken aldigim 1600 lira ile bu saydiklarimin hangisini yapabilirdim, bana soyle lutfen.

Babajo ve letheaven... +1

eger bir kiz cocugu babasi/annesi olsan, hangi ulkede cocugunun guvende olmasi icin maksimum caba sarfedersin ya da gelecegi icin endise duyarsin?

Bende hiç yok, Avrupa umurumda değil, Amerikan köpeğiyim.

avrupanin neresinde 1000 ile yururu falan duzgun bir araba aliniyor bilemem fakat danimarka'da yok oyle bir dunya. VW Golf 1.4 trendline (36,918.35 EUR) araba'nin sifiri Turkiye'den daha pahali mesela.

150 yıl öncenin yanlış batılılaşması aslında şu yıllarda ekşicilerin yaptığı. bilgi sahibi olmadan şiddetle savunuyolar, montaigne bile yazmış komşunun bahçesi hep daha yeşil gelir diye :)

işin asıl yanı o değil, sorumluluk almıyolar. şikayet ediyolar, halbuki herkes bişiler yapsa türkiyeyi çok daha iyi bi yer yapabiliriz. ve çocuklarımızı burada gönül rahatlığıyla bırakabiliriz. ilk hamleyi yapacak nesli bekliyoruz, gezi parkı bunun bi kanıtıydı. (gezi parkı çok makro bi olay, evin önündeki yerdeki izmaritleri gorunce kaldırmak da çok mikro bi olay-- demek istediğim bunların arasında bi şey.)

almanyada ikinci el araba ucuz, o dediginiz fiyatlarda; ehliyet almak, oncen ehliyeti olmayan biri icin 2 bin euro. hadi gel de buradan yakin..avrupa eski avrupa degil. ortak doviz kuruna gecilmeden once bati avrupa ekonomik olarak gayet iyiydi ve bunu vatandasina da yansitiyordu. simdi hayat pahalandi ve maaslar o olcude artmadi. artik orta ve alt sinif avrupada eziliyor. cok yukseklerde degilsen, ulasacagin en buyuk sey, bir ev ve arabadir. muhendis olursun, buyuk evde oturursun; isci olursun, kucuk bir evde oturursun o kadar. fransa, almanya gibi ulkelerde irkcilik da tavandir..yabanci oldugunuz icin size egitiminize uygun bir is vermezler, her zaman dokuntu isleri size kitlerler.

Bir yere turist olarak gelmek ile orada yasamak, hayatini kazanmak cok farkli. bu yuzden, turkiye'den buradaki hayatin tatli gozuktugunu dusunuyorum. turkiye'de bazi sorunlarimiz olmasa, buradan (avrupadan) daha yasanilasi bir yer olur.

arabanın fiyatı 37 bin euro yazıp onu da tl ye çevirince avrupa çok pahalı yaa demekle olmuyo o işler..

bahsedilen arabanın buradaki fiyatı 70 bin lira civarı..asgari ücret 1000 tl dersek 70 aylık ücretine tekabül ediyor.aynı hesaplamayı arabanın 37 bin euro olduğu ülkede yapın bakalım ne çıkacak.kıyaslamayı o zaman yapalım.

avrupada bazı şeyler ucuz veya pahalı olabilir buraya göre ama kesinlikle alım güçleri ve refah seviyesi katbekat fazla bizden.

Zaten asil sorun Turkiye'de iyi olan ne varsa onun yaninda kotu olan herseyi de seven insanlarin olmasi. Ilerlemeye karsilar cunku cahillik ovulmesi gereken bir durumdur. Egitimli kisilerden nefret ederler. Avrupa'nin daha iyi oldugunu kabul edemezler Osmanli da kabul edememisti uzun sure.

savaştan kaçtıkları için avrupadaki yasalar gereğince mülteci olarak sığınma hakları var. ama ilk hangi ülkede kayıt altına alınırlarsa o ülkede kalmak zorundalar. o yüzden macaristan'da parmak izi vermemek için kendini protesto amaçlı trenin önüne atan suriyeli haberleri çıkmıştı birkaç gün önce. çoğunluğu kuzey ülkelerine kaçmak istiyor.

ışid de nedenlerden biri. türkiye'de kalanlar yine kalıyor. genellikle türkiye basamaklardan biri, yol üzerindeki rota olarak görüyorlar. tıpkı yunanistan gibi. yoksa türkiye'de olanların gittiklerini düşünmüyorum. çok küçük bir kısmıdır olsa olsa.

akp'nin özellikle bir şey yaptığını düşünmüyorum. daha hiç bu konuya geçmediler bile ve geçiçeklerini de sanmıyorum, bir yerde onlar için avantaj. ki gündemde başkanlık var şu an.


kesin olan şu ki bu konuda çok akademik çalışma yapılacak, ortadoğu çalışmalarında ayrı bir ders olarak üniversitelerde verilmeye başlanıcak. bir sürü etkileri olacak, toplumların dinamiklerini değiştirecek. biz yaşlılığımızda göreceğiz belki.

Daha onceden de gidiyolardi sadece yeni haber oldular mainstream medyada

Almanya ciddi para veriyomus multecilere. O yuzden macaristandan almanyaha gitmek istiyolar. Cunku macaristanda sadece 86 euro veriliyo. Almanyada sanirim 200 kusurdu. Sosyal devlet anlayisinda egitim saglik hizmetleri de daha iyi

Sen vizeyle ya da vizesiz gidip kurdum devlet bize bohmiyir dediginde seni de kabul ediyolar

ekleme: biz savaş ülkesi olmadığımız için kabul etmezler tabii. suriyeliyim dersen n'olur bilmiorum ama.

Mal Avrupa ülkeleri çalışmayan ve hiçbir işe yaramayan insanlara bile para verdiği, çalışanlardan da çuvalla vergi aldığı ve bunların da çalışmamak istemesinden kaynaklanıyor tamamen.

filmi müziği niye indiremiyesin abi. istediğini indirirsin. mac'lerin bence en büyük sıkıntısı oyun. yani iş için değil de senin gibi keyfe keder alınıyorsa oyun oynanmak isteyebilir ama çok büyük sorun oyun işi. çok az oyun var mac'te.

onun haricinde para sıkıntı değilse oyun dışı günlük kullanım için de iş için de alınır.

Torrent'ten istediginizi indirirsiniz, AppStore sart degil.

Pro degil pardon air.

İyi diğerleri varsa ve merak ediyorsan al. Direkt iş için alsaydın alma diyebilirdim.

Air al madem hafif ince ve bataryası yine iyiydi bildiğim kadarıyla. Pro'lar ne yaptığına göre 8-10 saat gidiyor Air de öyledir herhalde... İstediğini indirirsin torrent de kurarsın vs ama program indirirken mac için arayacasın, çoğu düzgün programın mac versiyonu da var zaten.

ihtiyacın yokmuş dostum alma. git başka bir şey al faydalı olsun.okumayı seviyorsan 400 tl ye kindle al. senin için en büyük fayda o olur.

oyun istiyosan psp al.

olmadı mı tatile git, bi yerleri dolaş.

Cok mu paran var?

Al, bir buçuk aydır kullanıyorum muhteşem bir bilgisayar, abuk subuk aletlere para verme boşuna.

Peki usbden herhangi veri alisverisi yapabiliyor muyuz? 128 gblik alicam halihazirda 1 tblik haricim var onla iyi bi ikili olur mu ki

Tabii ki yapabiliyorsun, iki tane usb girişi var. Yalnız harici diskini formatlaman lazım Mac'e göre ayarlamak için, umarım içindekileri aktaracak bir yerin vardır.

flashdiskleri harddiskleri falan exfat yaparsan hem mac'te hem windowsta güzelce kullanabilirsin. Fat32 yapsan 4gb tek dosya limiti oluyor o sorun, şu an windowsta kullandığın harici diskler ntfs ise mac onları görüyor/okuyor ama yazamıyor. Yazılımlarla yazması sağlanabiliyormuş ama ben denemedim exfat olarak formatlayıp geçtim.

yerlerde sürünüyor. kutsal bilgi kaynağı (!!)

sorun yerine sorunsal yazanlar da sebep oldu bu olaya. daha sofistike kelimeler kullanarak entelektüel olma.enteresan.

sözlüğün kanayan yarasına parmak basmışsın. gerçekten de 16 senelik sözlük tarihi boyunca hiç değinilmeyen bir konuydu sözlüğün bozması. valla helal olsun.

sözlüğü yanlış kullanıyorsunuz, sorun sizden kaynaklı. eskiden başlıkları okumak diyebir şey vardı. artık sözlüğün olayı o değil, geçtiğimiz yıllarda okan bayülgen falan derken iyice medyatik oldu, iyice talep gördü. millet sözlükte yazarım diye ortamlarda hava atardı be. sonuç olarak her önüne gelen başlık açtı, çok insan demek çok para demek kimse de laf etmedi. sözlükte artık dolanmayacaksın. en güzel kaynağı mesela benim için herhangi bir yeni/eski oyun, film, dizi vs hakkında yorumlara bakıp çıkıyorum. arama çubuğuna bir şey yazmayacaksam sözlüğe girmiyorum bile.

Bozulan hiçbirşey yok. Sözlük sadece genel topluma ulaştı o kadar..

Sözlüğün ilk yıllarında ortamda genel olarak bir dolu üniversite öğrencisi veya genç vardı. E onların konuştuğu, paylaştığı bilgiler ile genel türkiye ortalamasını karşılaştırıyorsun şu an.
Küçük bir koyda 2 kişi yüzerken "ah ne güzel", oraya belediye tesis yapıp akın akın insan gelince çok bozdu.

Olay bundan ibaret..

Edit: Neden hala yazarsınız sorusuna cevap vermemişim..
Bilmiyorum bu ay hiç büyük adaya gideniniz oldu mu?
Gitmediyseniz anlatayım. Elindeki çöpü insanların evlerine atan, başkalarının havuzuna girmeye çalışan, bisikletle atlara çarpan, insanlara yürüyecek yer bırakmayan, "tualete gircez kapıyı açın" diye zillere basan turistlerle dolu..

Şimdi, bu turistler adanın ırzına geçti diye ben adaya gitmeyi bırakayım mı? Çocukluğumun hatıralarını es mi geçeyim? Yoo.. Ben adayı seviyorum, bu kusurları geçici..

Cevap aynı.

anlamakta zorluk çekiyorum gerçekten :) Diğer yazarların fikirlerini merak ettim hemen saldıraya geçenler olmuş.

@objektifkompulsi
sorunsal
sf. 1. Çözümü belli olmayan. 2. Doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte, şüphe uyandıran, kesin olmayan, problematik.

İlk dediğin "erkek neresinden sevilir"e "şurasından" diye cevap yazmak eskiden "soru başlığa cevap entry" gerekçesi ile uçurulma nedeniydi. Güzel günlerdi.

İlk kuruluşu tamamen tanım üzerine ve kutsal bilgi kaynağı olarak kurulmasına rağmen, ilk başta da tanımlar eğlenceli bir şekilde giriliyordu. Örneğin, ilk entry olan pena için "minik plastik garip nesne" de eğlenceli ve diğer sözlüklerde olmayacak bir tanım. Bu bir başladı mı nerede duracağı belli olmuyor. Buradaki ilk büyük dalga 6. nesille geldi. Benim de dahil olduğum grup anket başlıklar açıp doldurunca büyük gürültü olmuştu ve ilk nesillerdeki insanların bir kısmı o zaman terk ettiler. Örneğin, "gaz girişi olan şarkılar", "durduk yere adamın amına koyan şarkılar" gibi başlıklar çok büyük tepki almıştı. Hatta entrylerde anket dolduruyorum muntazaman diye laf sokma entry'leri geliyordu. Tanımdan çok herkesin fikrini beyan etme, içinde tutamadığını böyle süper bir mecraya dökmenin ilk belirtileri bunlar olsa gerek. Tabii bu başlayınca nerede duracağı da bilinmedi. Yönetim bu duruma yumuşak yaklaştı, "Doldursalar ne olacak" dedi. Moderasyon da ilk başta "Tamam, formata uygun oldukça doldursunlar" diyerek anlaştı. Tanım hala esastı, tanıma uygun olarak "... dedirten şey", "... yaptıran şey" gibi kalıplarla her şey yazılabiliyordu. Gözümde çok kutsal bir kalıptır bu, çünkü bir zaman sonra devamı çorap söküğü gibi geldi. Yazdığın şey kişisel bir tanım olsa da, en azından "Sözlüğün felsefesine de saygı duyuyorum" demenin bir göstergesiydi.

Popülerleşme arttıkça da daha fazla insan tanımdan çok en sonunda ulaşabildikleri bir yerde kendilerini ifade etmek için kullandılar. "dedirten" kalıbı ile bol bol dalga geçildi, "Demek istediğini de işte, niye böyle komik şeyler kullanılıyor" denerek bu kalıp kullanılmaz oldu. Moderasyon uçurmalara, silmelere yetişemedi. Daha sonra kuyruğu eritmek için toplu alımlar başladı, örneğin 8 Mart'ta Kadınlar Günü bahanesi ile bekleyen kadınlar sorgusuz sualsiz yazar yapıldı. Onların da bir kısmı ortalığı Kadınlar Kulübü'ne çevirdi. Bu arada, erkekler de boş durmadı. Onlar da kendilerince bir çöplüğe çevirdiler. Buna karşı yönetim "Değişim kaçınılmazdır, illa ki gelecektir. Yeni nesil böyle, biz anlamıyoruz onları. Y nesli iyidir, candır; takılsınlar" dedi. Moderasyon "Ama formata bile uymuyorlar. dedirten bile kullanmıyorlar ağzını kırdıklarım" dedi. En son moderasyon, yönetimin bu kayıtsızlığı karşısında toplu istifa etti.
eksisozluk.com

Değişim kaçınılmazdı ama çok da iyi yönetilemedi.

Gözümde artık terk edilmesi gereken bugündü de, alışkanlıktan terk edemedim sanırım. Bir de Duyuru'ya oradan giriyorum, asıl ondan.

Bu çürümeyi anket başlıkları dolduran biz başlattık, bunda katkım olduğu için özür de diler, günah çıkarırım.

Ne işe yarar? İlk 2-3 yıl entry'leri hala orada. Okursan okursun. Açıkçası debe'ye bile bazen bakamıyorum. Çünkü orada da çok net kural ihlalleri var. Konu önemli değil, siyasi bir başlık olsun. Altında "anandır" yazmış biri ve bu debe'ye girmiş; inanılır gibi değil. Hayır, o görüşten olsam, en hararetli savunucusu olsam "anandır" yazan bir entry'ye şukela verilmesini aklım almıyor. Tanım değil, örnek değil, açıklama değil; sadece üsttekine laf sokma. Hem de formatsız.
(bkz: bu benim allah belamı vermiş halim zaten)

Son bir madde ile de, bir gün HDP ve diğer gün MHP entry'lerinin debe olması konusuna geleyim. İki partinin de sempatizanı oldukça çok sözlükte. Bir entry'nin debe'ye girmesi için çoook çılgın bir beğeniye ihtiyacı yok. Yani, çok beğeniye ihtiyacı var tabii de, bu uçuk bir rakam değil. Dolayısıyla, iki görüşün de sempatizanı çok olduğundan iki entry'yi aynı gün debe'de bile görebiliyoruz.

Tabii burada çuvaldızı Duyuru moderasyonu olarak kendine de batırmam gerek. Çünkü burada da patlamaların başladığını görüyoruz. Sözlük'ün gittiği yoldan gitmesini istemiyoruz. Bunun için de el birliği ile çalışmak istediğimi (en azından kişisel olarak) ve yapmak istediklerimiz olduğunu bildirmek isterim. Yine kişisel olarak, burayı kişisel eğlencesini abartarak duyuruların altında geyik yapanlardan ve trollerden arındırmak ilk isteğim. Bakalım, nasıl ne edeceğiz? Bir şey edebilecek miyiz?

Ya şu salak muhabbetin çevrilmesi için taban süre 3 sene falandı. 3 ay diyen varsa kesin bozmuştur ha :/ aq. Aq. Aq diyenler bozuyo bence qaliteyi :/

- 3 aydır takip ediyorum dedim....
- Aq bilindik mi tabir, açıkça amına koyim mı deseydim saha mı hoş?

Oto kontrol yaparsan sıkıntı yok. Saçma başlıklara bakmazsan, debe'deki dandik entryleri okumazsan hâlâ önemli bilgilere, güzel yorumlara ulaşabilirsin sözlük üzerinde, ben de öyle yapıyorum.

siyasi gazeteden beter oldu, terör yandaşlarına prim verilir oldu. Cinsellik kadın ayrımcılığına musahama gösterildi. lümpen gerizekalılar türedi, haber sitelerinin altındaki yorumlar gibi geliyor artık bana. kutsal bilgi kaynağı hdp pkk dhkp-c yayın organı oldu çıktı... selim kiraz'ı şehit edenleri kahraman, polis ve askeri şehit edenleri övenlere yaptırıp yok. Gündelik ve bilgi içeren başlıklar yerine kadın, sex, siyaset başlıkları ile iyiden iyice bozuldu 3 sene sonra toplam yazar sayısı 500 bin olacak gör bakalım seviye nerelerde.

Emin degilim ama internetle tanismamla eksiyi kesfetmem arasinda az süre var. Superonline ya da 146 dial sesini hatirlayanlardanim. Gencim halbuki.

10 yil diyelim sözlükle icli disli olmam. 2 defa yazar oldum, ikisinde de login olmadim diye atildim. Cünkü girip okuyordum, ne kadar bazi konularda bir seyler bilip fikir yürütebilsem de bunu paylasmaya deger ya da orda baskalarinin sözünü kesebilecek seviyede oldugunu düsünmüyordum. Cok sey ögrendim, cok genel kültür, dünyaya bakis acisi kazandirdi acikcasi sözlük. Gün asiri girip okusam da cidden login olmayi unutup atilacak kadar saygiliydim. Bos yere tek bir sey yazmadim bu dönemde. Bir seyin sözlükte olmasi icin belli bir mizah belli bir kültür birikimine sahip olmasi gerekiyordu bence.

Simdi gir bak entrylere. Hangisi kalite pesinde? Hangisi bir seyle kapmak ya da vermek derdinde? Saf geyikler, beyniyle degil s.kyle düsünüp tek elle entry girenler, kiz düsürme metotlari fuckbuddy ilanlari. Alinmayin ama, futbol yorumlarinin tamami ayni kafada, eskiden kütüphaneye girip elde kitap tartisan büyüklerin arasina kaynayip anlamaya calisirmisim gibi gelirdi sözlük, simdi ya mahalle arasi kahvehanesinde sürekli isitilip isitilip dönen ayni geyikler, ya da 10 yasinda ilk masturbasyonundan sonra kadin erkek iliskilerini ve dünyayi cözmüs, aydinlandigini sanan ergen geyikleri.

Sözlük, ölmeye mahkum. Kümülatif birikimini cürüttü, yazar olmanin bu kadar zor oldugu bir yerde gene de kullanici kitlesini denetlemeyi beceremedi. Ssg mantikliydi, mesela wikipedia neden asla büyümeyecek türevi basliklarinda internet kullanicilarina dair saglam tespitler yapmisti. Ya da baska siteler üzerine yorumlari mantikliydi. Tek hatasi denetleme sistemiydi sözlügün. Biraz vitrin gibi kalmaliydi sözlük, girip okumaktan keyif alailecegin degerli bir yer olmaliydi. Tespit s.cicam diye kasan insanlarla dolmamaliydi.

Cok tavsiye verildi, cok lafi edildi, moderatör, puanlama, kick ve ban sistemleri önerildi, hepsi de uzun vadede cok iyi sonuclar verebilirdi. Cok örnegi var benzer seylerin. Ama giderek foruma dönüyor, yarin öbür gün board olarak bakacagiz eksiye. Söylemedi demeyin. Yönetimin hatasidir bu ünun engellenmemesi. Yasanmasi ise türkiyedeki kullanici kitlesinin hatasidir.

Sözlük hep benim icin üzerimde etkisi büyük, birlikte büyüdügüm ortam olarak kalacak. En yakin arkadasimi bundan gene 5-6 sene evvel yanyana oturuyorken sen de mi sözlük okuyorsun seklinde tanimistim. Sevgilimle ilk defa eksisözlük muhabbeti üzerinden konusup, muhabbet ederek yakinlasmistim. Sözlük, hey gidi sözlük. Sen de gidiyorsun ya yavas yavas. Görmek üzüyor. Tanik olmak.

Kanzuk redditten pek bir sey calacagini ima etmisti sanki, belki birseyler degisir, belki.

Sözlüğü okurken, kendi arama kriterlerini daraltırsan hala gayet kullanışlı olduğunu düşünüyorum.

Burası doğası gereği devasa bir sokak, kahvehane, toplantı salonu vs. Nitelikli okur olunursa, yani neyi aradığını bilirsen oldukça ilgi çekici, doyurucu şeyler bulabiliyorsun. Şahsen ben buluyorum.

Zaten herkesten her zaman, bilim adamı ciddiyetiyle yazmasını beklemekte mantıksız.

Niye yazıyorum? Çünkü içerik olarak beni kısıtlamıyor, canım isterse spor, canım isterse siyasi analiz, canım isterse hiçbir ana konu başlığına dahil olmayan bir şeyi ekşi itiraf gibi başlıklarda yazıyorum.

Bu özgürlük alanını sağlayan muadil bir mecra yok, sözlüklerden başka.

@Wilhel İçerik olarak kısıtlamaması sözlük mantığına ters değil mi? (soruyorum sadece)

Ekşi sözlükteki sözlük kavramı zaten bizim ilk aklımıza gelen "sözlük" ile sınırlı değil, eğer öyle olsaydı en başından beri, tek kelimeden oluşan elma eşittir bir tür meyve basitliğini aşmazdı. Şahsen öyle bir yerden ibaret olmasını hiç istemem.

Ekşi sözlüğün ilk sarsıcı yönü De zaten sözlük kelimesinin Anlam sınırını genişletmesi.

Kaldı ki senin ifade ettiğin şekliyle var olsaydı, gene içerik kısıtlaması olamazdı. Sonuçta ismi "ekşi edebiyat terimleri sözlüğü" ya da ekşi hukuk sözlüğü filan olmadıkça gene içerik çeşitli olurdu.

Bende senin gibi yorumluyorum.biz iktidarda olmazsak aha boyle olur diyorlar bence.

Isid zayiflarsa kurtler guclenir kurtler guclenirse kendi cogunlukta olduklari yerde kanton(yerel yonetim) kurarlar ve sen zaten tarihsel sureclerden kurtlere tavirli oldugunsan dolayi baska bir kurt devleti de(pyd turkiye kurtleriyle iyi geciniyor) senin hosuna gitmez. Butun bunlarin toplami alayina taramali tufekli bombali bi seyler atalim olur.

PYD yani PKK yüzünden de on binlerce kişi öldü, terör örgütü terör örgütüdür. Hepsinin bombalanması gerekiyor.

koalisyon kötüdür deme şekilleri bu.

ışıd yüzünden kaç insanımız öldü, ciddiyim var mı üstlendiği patlama türkiye sınırları içinde?

eksisozluk.com

şu entry'de baranba'nın yazdıkları oldukça aklıma yattı açıkçası. ki gün geçtikçe yazdıklarını doğrular nitelikte olaylar gerçekleşiyor.

şöyle bir gerçek var; kürtlerle masaya oturmalı pkk ile mücadele etmeliyiz, geç bile kalındığını düşünüyorum. bir kısmının, tüm kısmının pkk'yı sahiplenmesi umrumda değil. yıllarca oturalım konuşalım dendi, eşit platformda olalım dendi, en son oradaydık. ''oturup konuşalım ancak beğenmediğimizde, aklımıza yatmayan bir şey olduğunda, şüpheye düştüğümüzde bombalayalım, suikast düzenleyelim ve karşımızdakini yola getirmeye çalışalım'' şeklinde ki bir yaklaşım kabul edilemez. demirtaş son günlerde güzel adımlar atmaya başladı, umarım devamı gelir ve tam anlamıyla hdp-pkk ayrışması yaşanır.
ben dahil herkes bugüne kadar hdp pkk ayrışmalı diyorduk ancak kaçırdığımız nokta biz bir türlü ayrıştıramadık onları ve pkk'ya yapılan her saldırıya tepkimiz ''zaa kürtlere nasılda karşılık verdik xd'' seviyesinin ötesine gitmedi. o yüzden hdp-pkk ayrışması tek taraflı değil bizim tarafımızdan da olmalı. eminim şu anda demirtaş çıksa ve ''pkk'nın ... koyayım dese'' samimi bulmayacak bir kitle var (yanlış anlamayın o kitlenin ön saflarında olan biriyim)

radikal kürtleri değil pkk'lıları azdırdık azdırdıysak. azsınlar çok bir şey değil. şehitler üzrinden elbette söz söyleyecek değilim, isteğim bugün pkk'nın silah bırakması ve çatışmaların bitmesi ancak malesef o şehitler pkk bitmediği sürece operasyon düzenlemesekte gelecek, geliyorduda. .

klavyeli bordo bereli çok biliyorsan gidip savaşsana, bedelli kovalayıp yazmaya gelince yazıyor gibi şeyler söyleyeceklere klavyemi takdim edebilirim.

İki sene öncede kaldı, saha kapatma diye bir şey yok artık, tribün kapatıyorlar, dolayısıyla böyle bir durum söz konusu değil.

saha kapatma dışında da tüm maçlar için kadınlara ve çocuklara bedava bilet ayrılıyordu. o uygulamadan bahsetmiştim aslında.

türlerin kökeni

Başlangıç için Kör Saatçi.

büssürü. gen bencildir, kör saatçi, rastlantı ve zorunluluk, ataların hikayesi, olağandışı yaşamlar konuya odaklı kitaplar.
asimov ve sagan popüler bilim tarzı, makalelerini derledikleri kitaplarında mutlaka evrimle ilgili birkaç bölüm ayırır. oralardan da çok değişik bilgiler çıkar.

Neredeyse Bir Balina

Yeryüzündeki En Büyük Gösteri

yeni başladıysan nerdeyse bütün belgeselleri seslendiren bi adam vardı, onun evrimle ilgili bi belgeseli var buldum David Attenborough bu adam bu da belgeseli, çok açıklayıcı yen başlayanlar için izle geç,, www.imdb.com

Gidip de Türlerin Kökeni'ni okuma sakın.

www.dr.com.tr

Bunu tavsiye ederim. Sadece evrim değil hipotez teori kanun farkıyla başlıyor, sonra abiyogenezi anlatıyor, ardından evrime geçiyor, anlatımı falan da Kör Saatçi'den çok daha sade, onu daha sonra okursun.

Neredeyse Bir Balina +1

hepsini not aldim tesekkurler. aslinda bilale anlatir gibi anlatmasina gerek yok. meslek olarak yapmasam da kimya okudugum icin az cok asinayim pozitif bilimlere ve canlilarin biyokimyasina. aksam ilk isim dr'ye ugramak olacak

gayet mantıklı düşünmüşsün. her şey herkesle yapılmaz, bazı şeyler özel olmalı, özel insanlrla yaşanmalı.

şimdi topa tutulacağım bende özgürlük nidaları altında ama kim takar.

hanımefendi zaten kendine istediği tarz modern düşünceli birini bulacaktır tahminimce, geçmiş olsun

karşındaki insan bunu normal görebilir, sen kaldıramıyorsundur. olabilir sonuçta herkesin kişisel tercihleri farklı. senin gibi düşünen birisiyle beraber olmalısın.

haklısın kardeşim, ben de evleneceğim kızın bakire olmasını tercih ederim her zaman öncelikli olarak.

3-4 sene önce ekşi sözlükte klasik bakire kızla evlenme tartışmalarından biri dönüyordu. elemanın biri başlık açtı sonra, dedi lan madem o kadar genişsiniz, yazın lan evlendiğimde eşim bakire değildi diye, sayfalarca sövdü millet buna, en kötü entrylere soktular ama 50 sayfa mesajda 1 kişi yazmıştı ben evlendiğimde eşim bakire değildi diye. millet öyle rahat takılıyor ama eşim benden önce başkalarıyla sevişti yazamıyor nick arkasından ekşi sözlükte bile.

Olması gereken diye bişe yok

Senin tarzın var

O ve senin tarzlarınız uymazsa, uymaz yani. Buna din ahlak edep namus adet katıp meşrulaştırıp kabul görmeyi bekleme elbette.

Midem bulanıyor falan hoş değil. Mideni ilgilendirmiyor bu konu.


Na böyle cevap veririm, benim dünyamda herkes haklı ama kendi çapında. Herkes orda takılsın işte

@cecilia midem bulanıyor demedim, midem kaldırmıyor dedim, bu böyle katlanamadığımız şeyler için kullanılan bir tabir.

ben işin içine ne katıp neyi meşrulaştırmaya çalışmışım onu da anlamadım, meşrulaştıracağım bir şey göremiyorum, kendi durumumu anlatıp sorular sordum. üzüldüğüm konuda üzülme hakkım için meşruiyet arayışında değilim. en samimi haliyle durumumu anlatıp fikir almaya çalışıyorum. teşekkürler fikrinizi paylaştığınız için.

kanka burada önemli olan şu:

sen karakter olarak nasıl birisin? mesela bazı adamlar tanırım bakirdir veya iki üç kız arkadaşıyla yatmıştır o kadar.

bazı adamlar da tanırım ki en ucuz paralı seksten fakbadiliğe ve yüzlerce manitaya kadar her şeyi yaşamıştır.

sen ilk gruba giriyorsan ayrılman iyi olmuş. zira insan kendine göre birini bulmalı.
sen ikinci gruba giriyorsan ayıp etmişsin. kız da senin gibi bi hayat yaşamış. durumlar eşit olur.

@kosun lan mevzu var yok abi aynen şöyle yazdım bak <iki yüzlü de değildim bu konuda, ben ciddi ilişkiler dışında kendim de cinsellik yaşamadım yaşama fikrini de hoş bulmadım hiçbir zaman.>

o zaman hiç başlamasan iyiymiş. uzak durucan.

"ahlak bakımından söylemiyorum; yahut içtimai konvansiyon bakımından kızlığın değeri büsbütün başka bir meseledir. hayır, erkeğe vereceği zevkin değeri bakımından söylüyorum. demek istiyorum ki, cinsi muamele, vadettiği hazzın müstesnalığından aldığı değerle kendisine layık hassasiyet, ruh, beden, şahsiyet, mekan ve şartlarını kadına aratır. balo tuvaletiyle kasaptan et almaya gidilmez, değil mi? dişi cins köpekler bile teslim olacakları eşlerinde soy değeri ararlar. görüyorsun ki ahlak münakaşasına girmeden, sırf tabiat planında bile namusun müdafaasını yapmak mümkündür. yani biyolojik zaviyeden namus, daha iyiye doğru tasfiye yapan bir seleksiuon hareketinin insana verdiği yüksek bir tercih duygusu, bayağılıktan sakınma duygusudur. biyolojik asalet ve kibarlıktır. bir ıstıfa aristokrasisidir. cins hayvanlarda da vardır. onlarda da nadir şartlar ararlar ve cins olmayana teslim olmazlar. insan için bu şartların daha nadir, daha karmaşık olduğunu kabul etmez misin?" peyami safa - yalnızız

bu tür şeylerin artık yaygın olduğunu düşünüyorum. ne kadar zor olsa da kabul etmek zorundayız diye düşünüyorum. türkiye denildiği kadar muhafazakar bir ülke KESİNLİKLE değil, 7 yıl yurt dışında yaşamış biri olarak bunu söyleyebilirim. (biri isviçre diğeri fransa olmak üzere, fas'ta var ama orayı saymıyorum.)

türkiye'yi büyük şehirlerin belirli ilçelerinden ibaret sananlara da bayılıyorum.

evet evet bu ülke sanıldığı gibi "muhafazakar" değil. tamam.

Ayrılman iyi olmuş çünkü miden kaldırmıyormuş da birader sen fb tarzı ilişkiyi değil başlangıçta da bakire olmaması hoşuma gitmiyor tarzı bir şey yazmışsın yani senin meselen duygusuz cinsel ilişki değil ama sen de bakir değilsin ne iş ? Bu kız şu yaşa kadar hiç sevgilisi olmamış bir bakire olsa senden midesi bulanması mı gerek şimdi kızın kafa yapısını bilmiyorum belki senin gibidir ama dünya görüşleri farklıysa zor o iş

ayrılmasanız hem kendinize hem de karşınızdakine haksızlık etmiş olurdunuz (karşınızdaki size dürüst davranmadığı için ve fb'liği mideniz kaldırmadığı için kendinize, onu yargıladığınız halde ilişkiyi sürdürdüğünüz için de ona).

ikinizin de kendiniz gibi düşünen kişilerle olmanız lazım. ne o suçluluk duymalı yaptıklarından ve saklama ihtiyacı hissetmeli, ne de siz onunla olduğunuz için bu durumu kafaya takıp stres yaşamalısınız. ayrılmak doğru karar olmuş ikiniz açısından da.

Ayrıca seks içgüdüsel bir mevzu ve anlık istemeyle ilgili bir durum yani bunu yapmak için sevgi araman yersiz bu dünyada her doğan çocuk sevgi ürünü mü dersin? Ha ama senin ahlak anlayışına uymuyordur o ayrı. Ama dediğim gibi sen bu meseleyi başından sorun etmişsin yani bakire kız arıyorsun aslında ama seni ayrılacak kadar etkilememiş bu durum etkilemiş ama. Yani bence istediğin şey yobaz geri kafalı olmasın cinsellik okey olsun ama ilk benimle olsun kafası. Tipik Türk erkeği yani fazla romantik düşünüyorsun kaç yaşındasın bilmiyorum ama hayatın öyle işlemediğini 30larına gelince anlarsın ya da daha hayatı görmemişsin ki bunları dert ediyorsun kendine

bence kendiniz gibi biriyle mutlu olabilirsiniz ama bu kızla asla.

En anlamadığım kafa tipi de bu. Kendi bakir olup bakire kadın isteyenler neyse de adam istediğiyle yatmış şimdi de bakire kadın isterim diye ağlıyor.

Bu konularda genel bir kanun yok, önemli olan senin ne hissettiğin. Bakire birine de isteyebilirdin. Bu senin hayatın neticede. FB olayı eskisine göre daha yaygın ama belli yaş üzeri çoğu kadın bir şekilde evliliğe kanca atmaya da çalışıyor hala.

Böyle bir ilişkiyi devam ettirseydiniz, ileride mutlaka bir yerde patlak verirdi sizin tarafınızdan. O yüzden doğru karar vermişsiniz bence.
ben bir kadın olarak, fb'liğin duygusal boşluk ve eksikliklerden yüzünden gerçekleştiğini düşünüyorum ama yargılamamaya çalışıyorum gene de. Yeme bozukluğu gibi. hani duygusal problemlerden kendilerini yemeğe verirler kendilerini yemek yiyerek tatmin ederler. Onlar adına sadece üzülüyorum, hayatının aşkını bulsa da o yolla duygusal olarak tatmin ve mutlu olsa diye. Cinsellik, aşkın sevginin sonucunda olmalı bence. Ama malesef bu herkesin başına gelebilecek bir durum bir taraftan da. O da ayrı bir konu.

Erkek olsaydım, 10 farklı insana aşık olmuş ve ciddi ilişki yaşamış kadını, 2 erkekle fb lik yaşamış kadına tercih ederdim sanırım. İlki en azından aşık olmuş, bir şeye inanmış. buna saygı duyardım.
özetle fb lik hayatı yaşayan insana saygı duymuyorum, olgun olmadığını düşünüyorum. erkek olsam saygı duymadığım bir kadınla da birlikta olmak istemem. Ama ciddi ilişkileri olup defalarca kez başkalarıyla birlikte olmuş olabilir, onu sorun etmezdim. Bu başka birşey bana göre. Umarım anlatabilmişimdir demek istediğimi.

ben şu andaki eşimle evlenmeden önce kankaydım. birlikte olduğu kızların %90'ı ı ben ayarladım ve bunların yarısıyla benim evimde sevişti. o da benim eski sevgililerimi, herşeyimi bilir.
ama biliyoruz ki bunların hepsi geçmişte kaldı. biz bizden sonrasına baktık ve evlendik.
bence düşünce yapın baya saçma umarım bir gün değiştirirsin. ayrılarak da kıza iyilik yapmışsın bence

Sıkıntını anlıyorum. Ancak sanırım sorunun nirengi noktası şurada:

"hem dindar ailede büyüdüm bekaretimi korumam lazım diye saplantılı şekilde cinsellikten prensip olarak kaçmayan hem de cinselliği kendisine her ilgi gösterenle yaşamayan kadınların oranı nedir sizce mesela? "

Her ilgi gösteren kısmını karşılıklı olarak cinsel cekim duyduğu olarak değiştirelim.

Şimdi eğer ilk gruba girmiyorsa, ikinci gruba girmemesi için bir neden kalmıyor. Yani cinsellik konusunda bir takıntı yoksa, bunu illa aşık olduğu insanla yaşaması gereken kutsal bir şey olarak görmesine gerek kalmıyor.

Sen ilk gruptan tamamen kopmasını istemiyorsun aslında içten içe.

Yani cinselliği sadece aşık olduğu sayılı insanla yaşayacak kadar değerli/kutsal/önemli görecekse eğer, kimseye sevişecek kadar aşık olmasın, sadece bana o kadar aşık olsun ergo bakire olsun noktasına da rahatlıkla gidebilirsin. Ne de olsa en çok sana aşık olmasını istemen normal karşılanacak bir his.

Umarım anlatabildim.

yazdıklarımı dikkatli okumadığını düşündüğüm bir kaç arkadaş özellikle belirttiğim hususta beni iki yüzlülükle itham etmiş, ben her istediğimle yatmışım da şimdi karşımdakinden bekaret bekliyormuşum gibi şeyler... böyle detaylar vermek tatsız geliyor baya ama kendimi açıklama ihtiyacı da hissettim. benim hayli uzun tek bir ilişkim oldu bundan önce, onun dışında lise ilişkileri işte, tatlı heyecanlardan başka pek bir şeyin yaşanmadığı. karşımdaki insanın ise fb sayısı 6, bir de sevgililik ilişkisi kurduğu kişi var. herkesle yaşamış diye onu suçlarken tabii ki gerçek anlamda herkes değil, çekim duyduğu insanlardır da her çekim duyduğu insanla yaşayabilir olması da yeterince kötü bence. bir de daha önce yalan söylediği için bununla kaldığına inanamama durumum var, ne kadar bundan fazlası olmadığına büyük yeminler etse de...

bunu da belirttikten sonra geri kafalı falan diyenleri hoşuma gitmese de anlarım onların düşünce dünyasında öyle isimlendirilmeyi ama iki yüzlülük baya haksız bir itham benim durumum için, ona eminim. bu ilişkim ve önceki arasındaki bir buçuk yıllık bekarlık dönemimde hem türkiye'de hem yurt dışında açık fırsatlara dönüşmüş gayri ciddi ilişki ihtimallerini değerlendirmedim, zerre kadar da pişman değilim çok memnunum yaptığım tercihlerden dolayı. ben de kafa yormamıştım sevmediğim bir kadınla anlık zevk için yatar mıyım diye, hatta 17 18 yaşımdayken sorsanız tabi ki yatarım derdim ama olaylar gelişirken iyi hissetmedim, hem önceki hem olursa sonraki ilişkilerime haksızlıkmış gibiydi, ne gerek var ki dedim değmez gibi geldi o işin müstesnalığını kaybetmeye... bilmiyorum sallıyor der misiniz ama her şeyi gayet içtenlikle anlattım, bana çok açık şekilde böyle yaklaşan iki farklı kadınla tekrarlandı bu sakınma hali, bir ihtimal görüp hamle yapmadığım da çok durum oldu. utanıyorum bunları yazmaktan bir süre sonra imha edicem buraları, ama anonim değilken de pek kimseyle paylaşamadığım ve fikir danışamadığım için rahatlama aracı oluyor burası. fikirlerini paylaşan herkese tekrar teşekkür ederim.

kendim hakkında süper bir insanım, benim gibi yaşamayanlar da boktur fikrini okuyanlara aşılamaya çalışıyorum gibi duruyorsa, yok gerçekten öyle düşünmüyorum. özellikle önem verdiğimi bildiğiniz bir konuda büyük yalanlar söyleyerek hayatıma girip, beni kendinize aşık edip sonra hayatımı karartmadıysanız nasıl yaşadığınız hiç umrumda değil, kendimi yaşayış şeklim yüzünden sizden bir karış yukarıda ya da aşağıda görmüyorum. emin olun.

twelfth'e gönderdiğim mesajı buraya da kopyalamak istedim:

ilk gruba girmeksizin ikinci gruptan kaçmanın şöyle bir açıklamasını yapamaz mı kendine: <cinsellik onlarca farklı insanla paylaşılamayacak kadar özel bir şey, ama ne islam diyor diye ne hristiyanlık diyor diye, ne de annem babam diyor diye. hayvanların dahi tek eşli olanları var. dinden kültürden bağımsız bir mantığı var yani bu işin, evrimsel olarak da var, psikolojik olarak da var. o yüzden ben tipini beğendiğim herkesle değil benim değer verdiğim, bana değer veren insanla bunu yaşamalıyım ve bunun özel olmasından kaynaklanan güzelliğini korumalıyım> bence bu düşünce biçimi mümkün ve makul. tabi kimseye dayatmak hevesinde değilim bu düşünceyi, ben böyle düşünen bir insanı daha saygıdeğer ve bir hayat kurmaya uygun buluyorum sadece, şu an hakkında kafa şişirdiğim ilişkiye de muhatabımın bu düşünceden çok uzak olduğunu bilerek başlamazdım zaten.

öte yandan bence görmezden gelinebilir sayıda istisna dışında herkes hayat arkadaşının ilk aşkı da, seviştiği ilk insan da olmak ister. bunu bulamadığımızda neden bu fırsatı kaçırdığımızı sorarız, bizim için çok önemli değilse de öğrenmek isteriz geçmişte ne olmuştur da birbirimizin ilki olamamışızdır. bazılarımız bizden önce sevmiş ve bu yüzden sevişmiş olmasını mezhebine ters bulur ve bu insanla evlenemem, hayatımı geçiremem der. bazılarımız önceki durumu anlayışla karşılar, bu yaşa gelmiş bir insan sevmiş de sevişmiş de olabilir der ama sevmeden 5 10 dakikalık zevk için bu kadar özel bir şeyi birileriyle paylaşmış olmasını anlayamaz, yargılar böylesi bir rahatlığı, gelecek adına olumsuz bir sinyal olarak görür. bazılarımız için hiçbiri sorun değildir, sonsuz bir rahatlık sahibidirler bu konuda, saygı duyarım. ama onlar dahi sevdikleri insanın geçmişine dair küçük bir keşke taşımıyorsa içlerinde şaşarım. kendimi de cinselliği ilk kez yaşadığı bir kadınla hayatımı birleştirirsem şanslı sayarım, tercihen de sebebi din, aile baskısı gibi dışsal faktörler olmasın isterim bu kararın. ama dediğim gibi bunlar sadece tercih sebebi, hoşuma gidecek şeyler. aradığımı bu ilişkide iyice keşfettiğim şart ikinci söylediğim gruba girmiyor olması. kendimi tanıyabildiğim kadarıyla bu böyle.

gencken, denersin. bazisi dener, yani... bunda terslik yok. bir bakima, o iliskileri tecrube etmis birinden hoslandiniz. bugune onu o iliskiler hazirladi. sonra geldigi yolu sordunuz, yolu sevmediniz: burasi sikintili.

bazi hikayeyi gec ogrendiginizi dusunmeniz kirmis gibi sizi... ama kafanizdaki gibi olmamasi birinin, o birinin meselesi degil; sizin meseleniz.`

Anlaşılır açıklamaların çok güzel.

Ancak şu noktada ayrışıyoruz: Cinselliği özel görmek.

Eğer cinselliği özel görmüyorsan fb'liğe girmiş olmasından rahatsız olmaman gerekir.

Eğer cinselliği özel görüyorsan, sadece sevdikleri ile sevişmesini de kıskanabilirsin. Dolayısıyla bakire bir kadınla evlenmek isteyebilirsin. Bu da senin aslında (din min konularından bağımsız olarak) bakire bir kadınla evlenmek isteyen erkek olduğun sonucunu çıkarır.

Tabi bu yüzden seni eleştirmiyorum. Hepimiz her türlü arzuya sahip olabiliriz. Karşımızdaki kadınlara eziyet etmediğimiz sürece bakire arzusunu eleştiren insanlardan değilim.

Kanıtlamaya çalıştığım şeyi şöyle daha iyi ifade edebilirim sanırım:

Ben bekarete önem vermiyorum. Kadın benden önce birileri ile tabiki sevişmiş olabilir diyen adam, o kadının fb'lik müessesesine adım atmış olmasından rahatsız oluyorsa, aslında ilk söylediği cümlede pek de samimi değildir.

ben genel düşünce yapısı olarak olmasa da mide kaldırması açısından senin gibiyim. sevgilim/eşim olacak insanda bekaret aramam, hatta olmasa daha iyi ne yalan söyleyeyim. dediğin gibi kadının sevdiği, güvendiği, bir şeyler paylaştığı birileriyle sevişmiş olmasını isterim. gerçekten isterim yani, cinsel anlamda kendini tanıyan, ne istediğini bilen biriyle birlikte olmak isterim. yalnız bu demek değildir ki kız arkadaşımın benden önce on kişiyle fuckbuddy olmuş, bar tuvaletlerinde tanımadığı adamlara sakso çekmiş, grup seks partilerine katılmış, cinsel yolla bulaşan hastalıkların her türlüsünü tecrübe etmiş olması beni rahatsız etmeyecek. cinselliğin benim için "tabu" olmaması her şeye "ok" dememi gerektirmiyor.

25 yaşlarında bir kadının altı farklı insanla fuckbuddy olmuş olması beni rahatsız eder. bu konudaki dürüstlüğüne, ilişkimizin gidişatına, genel hal ve tavırlarına, bana kendimi nasıl hissettirdiğine bağlı olarak, geçmişi gerçekten geçmişte bırakabilmişse, bunu problem etmeyebilirim. yalnız duygusal hiç bir şey paylaşmadığı altı yedi kişiyle birlikte olup bana "sin ikincisin işkim" diyorsa, bu benim kafa yapımdan bağımsız olarak büyük bir problem. çünkü bu durumlarda aynen dediğin gibi olur. ikincisin der, altı kişi daha çıkar. sadece bu kadardı der, üzerine bir altı kişi daha çıkar. belli ki bu konuda dürüst olamıyor, sen de "benim için önemli değil, rahat olup benimle paylaşabilirsin" diyecek tipte bi adam değilsin. ayrılman doğru karar.

tatile 2 eş 1 arkadaş gidip dönüşte veya dönüşşten bir süre sonra 1 boynuzlu eş, 1 aldatan eş ve 1 aldatmaya dahil arkadaş çiftlerini çok gördüm. kural değil tabii, ama istisna olamayacak kadar çok.

tabi herkes tercihinde özgürdür.

kıza yüklenilmesinin sebebi ise tacize uğradığı halde hala o barzoyla aynı evde kalayım mı diye sormasıdır.

şimdi anlamadığım nokta şu; tamamen buraya yazdığın şeylere göre konuşuyorum, kızın 1 sevgilisi ve 6 tane fuckbuddysi olmuş demişsin ama kız fb olayını sana söylemeden tek 1 sevgilim mi oldu ve cinselliği onunla yaşadım dedi de hala bekaret olayına mı takılıyorsun 25 yaşındaki kadında. Onu anlamadım sadece fb durumuysa takıldığın neden başlangıçta bakire olmadığını biliyordum hoşuma gitmiyordu diyorsun? Burda çelişki var bence. İki yüzlü olabilecek durum bu. İstediğin şey bence ideal olan seni anlıyorum böyle insanlar da var ama kendisine bekaret yüzünden değer verecek bir erkekle birlikte olmak isteyeceklerini sanmam çünkü bir erkek için bekaret saklamıyorlar

Canım sağolasın çok vaktimi alıyorlardı derim :)

Gözüm seğirir sinirden.

yenilerini aldırırdım.

Parasi neyse verir alir.

önce intikam sonra şutlama. ucuz şeyler değil bunlar, hele de maddi durumun kötüyse çok sıkıntı oluşturur tamiri vb. aynı benzer seğerse bir şeylerini yoket sonrada terket

Taktir edersiniz ki maddi durumunuzun iyi olmadığını o da biliyordur. Sevgiliniz sonuçta. Eh, zorda kalacağınızı da tahmin ediyor olmalı. Sonuç = size verdiği değer.

blood for blood.

kıt kanaat*

kısasa kısas. kafasına sık.

tartışmayı o noktaya getirecek konu neydi önemli ama şu var ki ben adamın macbook unu kıracak raddeye gelecek kadar gözüm dönmüşse çok ciddi bi onursuz harekete maruz kalmışım demektir ve kendim o ilişkiye devam etmeyeceğim demektir zaten.
eğer devam etcekse de zaten kendisinin teklif etmesi lazım zararı karşılamayı.

makyaj malzemelerini çöpe atar en sevdiği bluzu elbiseyi keserdim ;_;

ps neyse de macbook sıkıntı aga

kırk kanaatsa sıkıntı büyük. Ödetirdim.

seviyorsan sorun olmamasi lazim. canin sagolsun der gecersin.

camdan atardım onu. birisi benim gitarıma hallenmişti bir kavga anımızda da, aklını alırım dedim de bırakıverdi elinden.

kızardım abi baska ne yapacan? muhtemelen küfürlü şekilde kızardım ama sonra ayrılırdık 10 yıl daha birini bulamadan dolaşırdım etrafta.

2 güne barışırsınız bişi olmaz.

1) KIT kanaat

2) kavga ederken aşırı sinirlenip etraftaki eşyalara zarar veren öfke kontrolsüz insanlara uyuz oluyorum. barışır, aynısını aldırtır sonra da tekmeyi basarım.

true blond+1
bugün bu kadar kıymet verdiğin eşyalarını kıran, yarın bigün burnunu çeneni kırar.
öfke kontrolü sorunu var demek ki. Olmaz öyle insanla, bile bile lades.

İki sol direk, bir sağ kroşe.

Tartismayi da yaz bi daha düsünelim.

konusuna göre değişir. hatun cinnet geçirmiş?

kadını erkeği yok bu işin.

kadınım ve sevgilim bir şeye sinirlenip playstation'ımı kırsa ben de kafasını kırarım. bir de üzerine mac'imi kıracak?! camdan atarım kendisini.

sorun şu ki, neden yaptı? sen haklı bir sebebi olduğunu düşünüyor musun? bunlar önemli.

benim gidip sevgilimin bilgisayarını camdan atmam için bana çok feci bir şey yapması lazım. gis'e katılıyorum bu konuda da, sevgilimin bilgisayarını kıracak hale gelmem için onunla bir daha görüşmeyecek/ayrılacak kadar kızmış, sinirlenmiş, hatta delirmiş olmam lazım.

Parasini isterdim vermezse ayrilirdim. Saka degil, meblag buyuk.

ulan kadına el kalkmaz, siklet farkı var kadınla doğuşulmez diyom ama benim preysteyşınımı kıracak var ya torpido gözüne sokarım öyle kızı. "seviyosan sorun olmaması lazım" diyenleri de anlamıyorum. lan o sevmiyo mu, severken pleysteyşın'ı kırmış ama? ben de onun kafasını kırayım, sorun olmaması lazım? allah allah.

ben şiddet yanlısı bi insan değilim. sevgilim ne yaparsa yapsın gidip herhangi bi şeyini kırmam. ama gelip benim pleysteyşınımı kırarsa hah işte o zaman kafasını patlatırım. ateş çıkana kadar duvara sürttürürüm o kafayı. derisini yüzerim. hain.

kırdığı şey öyle eline geçirip fırlatabileceğin bi şey değil. öyle olsa sorun etmem. ne bileyim o an elinde bardak vardır onu duvara çarpar eyvallah, "sen ruh hastası mısın beybisi" deyip sakinleştiririm falan da play station ulan. gidip bunu kaldırmak, fırlatmak, kırmak için manyak olmak lazım. kısasa kısas, kana kan, dişe diş. FAYT

Kafasini kirarim. Oyle sevgili mi olur? Nereden buluyorsunuz boyle adamlari?

yalnız milletin tikini vermiyosun gelip başka bişeyini de kırcaklar sdfs

geçmiş olsun, yani evet malın mülkün bir önemi yoktur, bugün olur yarın olmazlar; ama bu malın nasıl yok olduğu önem taşıyabilir. Yani ne bileyim macbookonuzu taşırken düşürüp kırar, "canın sağolsun senden değerli mi" der geçersin, ya da işte sakardır felan, bunlar maddi durumunun önemi olmaksızın tolere edilebilir/edilmesi gerekir şeylerdir.
Ama tartışma esnasında sinirlerine hakim olamayıp bu kadar eşya kıran bir insana halk arasında "histerik" denir, duygularını ve öfkesini bu kadar kontrol edemeyen bir insanın tedaviye ihtiyacı vardır. Bu konuda tartışmanın sebebinin hiç bir önemi yoktur, haklılığın da öyle. Bir de bu yoğun öfke nöbeti geçtikten sonra "ama" lı çokça cümleleri olabilir, siz de anlayış gösterirsiniz. Bir sonraki öfke nöbetinde kırılan şeyin kafanız olmamasına dikkat edin.

Ruh hastasına bak, suratına yapıştırırdım sağlam bir tane.

aynısını alacak. özür dileyecek.

sinirden çıldırırım heralde. macbook'umu hemde. kesinlikle parasını almadan ayrılma.

kavga sırasında kazayla mı oldu yoksa intikam alma amacıyla bilerek mi? ona göre değişir işte.

Ciddi sinirlenirim öyle böyle değil. Ama bir şey yapmam sanırım. Alıştım değişik ölçülerde sinir krizi geçirmesine ama çok olurdu o. Yine de bir şey yapacağımı sanmam.

Parasıni isterim ve sepetlerim
öfke kontrolü olmayan insandan uzak duracaksin

maddi durumu iyi olmayan adamın evinde maccbook ps nası olsun ziya.

www.youtube.com

mekbukunu kırdı ama seni selebriti yaptı;
www.eksiduyuru.com

KIZIN SANA VE SENİN SAHİP OLDUĞUN DEĞERLERE SAYGI GÖSTERMESİ GEREKİR. OYUN OYNAMAYI SEVİYORSAN BOKUNU ÇIKARMADIĞIN SÜRECE SAYGI DUYMAK ZORUNDA. BU DUYGUYU KARŞIYA GEÇİREMEZSEN BİR DAHAKİ SEFERE EŞYALARIN KAFANDA KIRILIR. ŞAHSİ TAVSİYEM KIZA YOL VER HA YOK DİYOSAN YAŞA DA GÖR .)

Mudahele etmemesi lazim bence. Turkiye'nin de kabul etmemesi lazim Suriyelileri.

Neticede "masum halka kucak aciyor" dediginiz halk masum degil, hakettigini yasiyor. Bir zamanlar medeniyetin besigi olan bir cografyadan bu hale geldilerse bir durup dusunmeleri lazim, burunlarinin surtulmesi lazim ki silkinip biz neyi yanlis yaptik diye kafa yorsunlar.

Aynisi Turkiye icin de gecerli, iyice dibe vuracak ki akli basina gelsin.

Suriyenin çevresindeki diğer ülkelerde de var suriyeli müşteciler ya da misafirler.
Ben birşey değiştireceğine o kadar da inanmıyorum. Charlie Hebdo saldırısını da radikal İslamcılar yaptı ama hala aynı, hiçbir şey yapmadılar görülür.

ABD girse bu sefer ABD'ye bok atacaksınız masumları öldürüyor diye, kendileri çözsünler kendi problemlerini.

hayatını avrupa'ya yerleşme hayaliyle yaşamış ve yaşayan bir avrupa hastası olarak söylüyorum ki bir insan olarak bu saldırılara tabii ki üzülüyorum ama batılı ibnelerin de bu korkuyu yaşaması gerektiğini düşünüyorum. ses çıkarmazken, dolaplar çevirirken iyi. nerde boş beleş keko var onları memlekete toplayıp bize iki günlük gezi için bile sorun çıkarırken iyi. beter olsunlar amk. avrupa'ya o konuda ben de çok kırgınım.

dünyanın hiçbir yerinde insanların artık güvende hissedemeyecekleri minvalinde bir durumun oluşması dediğin gibi ortadoğu.daki insanların ruh haline empati kurma konusunda belki bir farkındalık yaratabilir ama yine de üzücü tabii, bir sürü insan pisi pisine ölüyor. ben saldırıları ilk okuduğumda, burada da olabilirdi diye düşündüm, yahut şuan istanbul.da ailemin olduğu yerde de bir benzeri eylem olabilirdi diye düşündüm. iyice çığrından çıktı artık. her an her yerde her şey patlak verebilir... cihadına soktuklarım, sakallarının çeyreği kadar beyinleri olsa keşke.

calibre programı ile açıp okuyabilirsiniz.

epub dosyalarını okumak için moon+ reader uygulamasını tavsiye edebilirim.

kindle in pc versiyonu var kurup pcden okuyabiliyorsunuz

elektronik kitaplar genelde epub formatında olur. google'a epub reader yazarsanız tarayıcı eklentinsinden tut da ufak programlara kadar bir sürü şeye ulaşabilirsin.

kindle ise mobi formatında okuyor. ancak birbirlerine çok yakın formatlar.

ayrıca yine internette online çeviriciler var. mesela epub to doc yazarsan google'a yine milyon tane sonuçla karşılaşırsın ve istersen word'e çevirir, istersen html formatına getirirsin. saniyeler içinde gerçekleştirebilirsin bu işlemi.

calibre ekitap olayında tam anlamıyla bir stüdyo. bir çok şey yapabilirsin o programla. haliyle okuya da bilirsin.

meritokrasi ağından epub formatındaki kitapları indirir, formatını istediğin şekilde değiştirebilirsin. dilersen blog açar oraya bile kitabı kopyala yapıştır yapıp her türlü mecrada okumuş olursun.

ayrıca gerek android gerekse diğer mobil ya da desktop işletim sistemlerinde de kindle'ın kendi programını kurabilirsiniz.

ancak şayet sorunuz kitaplara nereden erişebilirim ise, en kolay cevap meritokrasi kitap servisi.

Çok güzel diziydi :) sadece bunu söylemek istedim :)

+1

yok. :(

judd apatow'un başka dizisini önerebilirim: girls

bir de yine o dönemle alakalı olarak that 70's show var. onda da ashton kutcher, mila kunis, topher grace filan var. eğlenceli.

My So-Called Life

ya hicbir önyargim yoktu ama sürekli böyle haberleri duyunca siirt korkunc bir yermis gibi geliyor. resmen tanimadan korktum sehirden

@bos dusunce balonu, sondan bir önceki paragrafta "Aile, sürücünün yakalandığını ancak daha sonra serbest bırakıldığını ifade ederek, tüm hukuk yollarına başvuracaklarını söyledi." diyor

yargılama yapılmadan adamı hapse atamadıklarını biliyorsunuz değil mi?

savcının öyle bir yetkisi yok.

tabi haberi yazan sanki serbest bırakmama gibi bir seçenek varmış gibi yazmış, o yüzden siz de haklı olarak böyle tepki veriyorsunuz.

@whimsical, peki bu durum da hukuk sisteminin aksadığını göstermiyor mu? dikkat edersen benim tepkim savcıya değil onun uymak zorunda olduğu hukuk kurallarının yetersizliğine, işlevsizliğine.

benzerini hemen hemen hergün haberlerde gördüğümüz bu tür insanımsılarla (çarpıp kaçanlar, adam yaralayanlar, hırsızlar, tacizciler, tecavüzcüler, şehir eşkiyaları, vs.) beni, sizi, kısaca namuzlu vatandaşları aynı sokakları paylaşmak zorunda bırakan hukuk kurallarına benim tepkim.

dediğiniz bu gibi olaylarda vicdanen doğru, ama yargısız infaz yapıyorsunuz. yargılama hakikat ortaya çıksın diye yapılıyor. yani dediğiniz gibi yapsalar o zaman bir sürü suçsuz insanı da doğrudan hapse atmaları lazım. hem daha yargılama aşamasına gelinmemiş bu olayda, hem de yargılama esnasında serbest bırakmak da beraat demek değil. bir insanı özgürlüğünden mahrum bırakmak çok ağır bir yaptırım olduğu için suçluluğu kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur ve o yüzden de -kanunda tutuklanabileceği yönünde özel bir hüküm yoksa- serbest bırakılır ve bu o kişinin beraat ettiği anlamına gelmez. kişi suçlu bulunduktan sonra hapse atılıyor.

eleştirecek çok şey var tabi, ama bilinçli bir şekilde eleştirmek gerekiyor. ceza infaz sistemiyle, kanun gerekçeleriyle ilgili okumalar yapabilirsiniz hakikaten bu konu ilginizi çekiyorsa.

Haklısın, Türkiye'de ne düzgün ki hukuk düzgün olsun. Her şeyden zırvalık akıyor. Hele şu iyi hâlden ceza indirimleri, tahrik etti gibi ceza indirimleri rezillik.

Tek tek şarkı linki mi ?

playlist de olur ^^

Şu an çalan bu:
www.youtube.com

Arkasından da bunu dinlerim:
www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

@i was made for you

www.youtube.com

butun arsiv burda
www.dropbox.com

yuksek lisans yokken sizi doktoraya kabul etmezler ki. burs icin de okuldan kabul belgesi vermeniz lazim.

yazdiginiz chapter makale vs sizing yuksek lisansa Kabul edilmenizi saglar sadece.

Sallamayalim arkadasim ! Kabul alirsin doktoraya yüksek lisans yapmadan.
tek makale az olmuş, doktora çalışman da onunla paralel olmalı o yüzden diye düşünüyorum artı bir çalışma yapmayacaksan. Doktorada ne üzerine çalışacağını şimdiden hazırlaman lazım ki sendeki azmi görsünler
Okulunda, senin doktora yapmayı düşündüğün alandaki hocanlarınla görüş, ya da çalışmak istediğin okuldaki hocalara ulaş
Bir arkadaşım yapmıştı bunu çok fazla bilgim yok benim ama olabilir gayet, yeter ki senin o alanda başarı sağlayacak biri olduğuna inansınlar

arkadasim! butunlesik doktora diyorsan baska sey ama yuksek lisans olmadan hangi okul doktoraya kabul veriyor?

cok garip degil mi. halanne mhmtt in butunlesik doktoradan bahsettigini gayet iyi biliyor, ama saniyorum ki soru sahibi bilmiyor. o yuzden halanne aslinda ilk cevabinda, butunlesik doktora kavramindan bahsetseydi, fuzuli 3 mesajdan kurtulurduk :)

lampetia, benim anlamadigim su. bu isleri hocalarinla konusman gerekiyor. bu kadar basarili bir ogrenciysen, onlarin direkt olarak sana yol gostermeleri gerekiyor, senin de onlara guvenmen acikcasi. gerci hangi alandasin bilmiyorum, ama eger bu kadar is yaptiysan, bunlari en az bir hoca ile yapmissindir, onlarla da belirli bi samimiyete sahip olmalisin.

neyse, oncelikle bazi ulkelerde okul parasiz. bazilarinda parali. amerika da falan butunlesik doktora var mi bilmiyorum, ama oraya kabul almak zor. yani ciddi bi universiteye, bursla atanmak zor. bunlar icin belli sartlar var.

ornegin parasiz uniye basvurabilirsin, parali uniye basvurup asistanlik yapabilirsin. parali uniye basvurup fulbright tarzi burslara bakabilirsin, tubitak burslarina bakabilirsin. parasiz uniye basvurup yine bu burslara bakabilirsin.

yani az bucuk tubitak vb bnlari arastirman gerekiyor. bu senin hayatin, boyle bi sitede cevap aramak yerine biraz daha caba lutfen. yani sen hic referans almasan bile ortalama ustu bir okula kabul alirsin benim gozumde. millet lisansi oylesine bitiriyor, senin journal paper in var.

İstediğiniz okulun istediğiniz departmanına giriyorsunuz ve okuyorsunuz, tüm şartlar yazıyor orada. Aynı okul içinde bir departman her girene tam burs sağlarken ötekisi sağlayamıyor mesela, garanti vermiyor. Burs bulmaya falan gerek yok ABD'de, okul zaten kabul ederse parasını da ödüyor sizin için, dediğim gibi her okul/bölüm için geçerli değil bu, okumak lazım.

Sevdiğin diziler gibi değil. Çok sağlam dizi ama bol aksiyonlu, yer yer klişe ama kötü klişe değil. Aksiyona rağmen ağır, düşük tempolu, karakter odaklı bölümleri de var. Karakterler ayrıca çok iyi yazılmış.

Bir de erotik, pornografik sahneler var. Rahatsız eder mi bilmiyorum.

Diziyi izlemedim ama orada Lili Simmons diye bir kadın var muhteşem ötesi.

dünyanın en underrated dizisidir benim için. dizi tavsiyesi isteyen arkadaşlarıma önerdiğim ilk dizidir. ağır ve düşük tempolu denmiş lan şu dizi için. şaka gibi. sürükleyici ve müthiş tempolu bir dizidir. öyle karakterler barındırır ki her bir karakter için ayrı dizi yapılır. lucas hood, job (favorim, izlersen senin de favorin olacağına imzamı atarım), kai proctor (her bölüm oyunculuk dersi veriyor), sugar, chayton (sıradışı bir karakter daha) ve diğerleri...

ayrıca her sezon giderek yükselen bir temposu var. 10'ar bölümden 3 sezonu geride kaldı. bi solukta bitirilecek dizilerden. bir de söylenmiş ama oldukça fazla erotik sahneler içeriyor. hatta çoğu zaman gereksiz.

izlemeyen çok şey kaçırıyor. bildiğim kadarıyla 4. sezon onayını da aldı.

"ağır, düşük tempolu, karakter odaklı bölümleri de var" dendi.

"ağır, düşük tempolu" denmedi.

kapiş? :)

siyaseti daha az takip ederim heralde.

ülkeyi yakacam.

daha önceki seçimlerden sonraki hayal kırıklıkları devam edecek. insanlar daha da umutsuz olacak. tabi akp'liler daha da sevinecek. vs. vs.

planım yok.

bir planım yok. ne olacak ki?

bu sefer iktidar olursa kalici zaten. asil sonra her sey bilal'e kalacak diye korkuyorum ben, saltanatla.

neyse saka bir yana ciddi ciddi erkek arkadasimla evlenip amerika'ya yerlesmeyi dusunmeye baslayabilirim.

ssss kaldıracaksın/kaldıracağız.

dont panic !

petrol gibi doğal geliri olmayan
tüm dünyayı karşısına kalmış bir hükümet uzun yaşayamaz.
at fava bekle.

* gerçi akp gider de o zihniyet gitmez tabi ki
yani : sürünmeye devam :)

Çok da dert etmem üç sene sonra gideceğim zaten.

intihar edicem bu sefer kesin

5 seneye kalmadan okul bitiyor. İç savaşta ölmezsem siktir olup giderim heralde.

açıkçası güçlü bir muhalefet ve tek başına iktidar olan bir akp istiyorum ki ekonomik krizle tek başlarına yüzleşip kimseye bok atamadan sonsuza kadar yok olsunlar.

koalisyon olursa ve kriz ardından gelirse ilk seçimde rekor oyla tekrar seçilirler ve bir daha da kurtulamayız

kısacası, akp tek başına iktidar olunca ben;
media.giphy.com

ha, olur da önümüzdeki 5 yılı da kazasız belasız atlatırlarsa o zaman yapacak bişey yok, yönetsinler.

çok kasmayın artık

torrent

dizibox
720p veriyor

Çıkıntılık gibi olacak ama izlemiyorum. Kitaplarla bağını azaltması ayrı, kendi içinde bile tutarlı değil, o kadar parayı harcayıp, yapa yapa bunu mu yapabilmişler 5. sezon diye :)

anca bizim iş yerindeki çaycıyı kaynak gösterebilirim. mutfakta bardağıma su doldurup odama kadar giderken yudumlayınca ayakta içme çok zararlı diyor her seferinde. istersen veriyim numarasını bi konuş :)

ehehe bana söyleyenler de aynı şekilde. bilimsel bi kaynaktan okursam rahatlıcam. bana kalırsa saçmalık zaten. ayakta, oturarak farketmez.

www.sabah.com.tr

Yok yahu ne zararı olacak.

Çok uzun zaman önce Hindistan'da Bhikchhuk isimli bir aile yaşarmış. Bu insanlar üç evin kapısına gidip yemek isterlermiş , eğer hiçbiri onlara yemek vermezse başka evlere gitmeleri yasaklanırmış. Yemek dilenirken kimse onlara yiyecek vermediğinde utanma hissi duyuyorlarmış, bu nedenle bir hile bulmuşlar. Herhangi biri su isterse verilir diye düşündüklerinden, gittikleri evlerden su istemeye başlamışlar. Su gelince suyu oturarak içmişler.
İnsanlarda oturmalarının nedenini merak etmişler, yemek istiyor fakat sormaya utanıyor olduklarını düşünmüşler.
Oturma pozisyonu daha çok yemek yeme pozisyonuna benzer. Böylece bu, hem onları otururken gören olursa yemek yediklerini düşünsün, yemek verilmedi için başka kapilara gitmeleri yasaklanmasın diye, hem de su istedikleri insanlar yemek istediklerini de anlasınlar diye işe yarar bir hile olmuş.
Bhikchhukları görenler oturarak yiyip içmeyi sağlıklı sanmışlar, oysa asıl sağlıklı olan bedavaya yemekmiş.

bildiğim , ayakta içilen su mideden hemen sonra bağırsağa olduğu gibi hazmedilmeden geçtiği için zararlı oluyor .

herhangi bir tıbbi rahatsızlığa neden olduğuna dair bulgu yok.

ha nette fantezi bilgiler görebilirsin, yok su lop diye düşüyormuş falan.

Suyun zaten hazmedilme diye bir olayı yok, ince bağırsaklardan direkt olarak emiliyor.suyu nasıl içersen iç zaten yemek borusu onu kasıla kasıla yavaşlatıp mideye yolluyor. Tamamen safsata. Haber de öyle.

hadisleri bilimsel olarak açıklamaya çalışıp sıçıp sıvayan insanların uydurması.

gonullu mu? sadece 6 bolum mu? her bi bolumu 40 dakika abi bunun. kim oturup bedavaya cevirir ki? epey beklersiniz oyle birinin cikmasi icin.

@hopeless, o sitedeki tüm altyazılar gönüllü çevriliyor zaten, garip bir istek değil yani.

bilmiyordum. ben dizimag'de ucretli cevirmenlik yapiyordum ve mutercim-tercumanlik okuyan biri olarak ucretsiz ceviriden bahsedilince ister istemez ani bir kizginlik yasiyorum. biliyorum yanlis. ama emek abi bu.

trailerına ve sözlük sayfasına baktım değişik bir yapımmış. zaman olursa çevirebilirim.

ama (ask me anything) ve kılıçdaroğluna soru sorma şeysinden olabilir.

entry numaralarının kaldırılması, şu an planlanan en beğenilen entrylerin üstte görünmesi gibi şeyler yüzünden.

bir yeniği yok kardeşime telefon aldık kutusunda sıfır bildiğin telefon geldi ilk kez biz açtık. hepsiburada'nın tek olayı dükkan masrafı yok.
malesef tek çekim.

Her yerde tek çekim. Taksit olmuyor (bazı elektronik marketler kredi falan ayarlayabiliyor diye biliyorum).

Yalnız 2000 tl için hepsiburada'ya mahkum değilsiniz. www.carrefoursa.com www.istanbulbilisim.com.tr www.kliksa.com (en ucuzu kliksa gibi duruyor)

sepete ekleyip devam ettim tek çekim diyor ama benim sormak istediğim sonrasında kredi kartını arayıp taksit yaptırabiliyor muyuz veya benzeri bir kolaylık var mı?

carefour, kliksa falan ithalatçı garantili mi peki?

hepsiburada.com'da denizbank 36 taksit dikkatimi çekti. şöyle açıklamışlar: www.hepsiburada.com ama masrafı bilmem nesi olur mu bilemiyorum.

tek çekim ya da kapıda ödeme nakit.
ben teslimatta nakit ödedim. hepsiburada'dan aldım 1850 liraya lumia 1520'yi.

peşin işlemi taksitlendirme senin bankana bağlı. yapılır muhtemelen ama fark alınır.

Hepsiburada ithalatçı garantili telefon satıyor. Ben aldım, ertesi gün iade ettim.

@hadi hadi
Hepsiburada ithalatçı garantili telefon "da" satıyor.
evet satıyor... genellikle de belirtiyor bunu.
belirtilmemişse sorabilirsin, sormaz da aldıktan sonra farkedersen istersen iade edebilirsin...

ama "samsung türkiye garantili" demişlerse samsung türkiye garantilidir. ne yazıyorsa o kısacası.
sıkıntı olmaz.
örnek:
www.hepsiburada.com

en başında yazmışlar büyük büyük ithalatçı garantili diye.

iPhone 6 aldım Apple garantili, hiçbir sorunu yok.

@ucan spagetiicanavari

Bu ilanda nerede samsung türkiye garantisi var? Ben mi kaçırdım yazdığı yeri? Benim alıp iade ettiğim telefon aynı bunun gibi muallak bir ilandı ve imei komtrolü ile anladım paralel ithalat olduğunu. İnsanları yanıltmayalım. Genellikle belirtmediyse paralel ithalat çıkıyor o ürünler.

@hadi hadi i.imgur.com
kocaman kalın şekilde işaretledim normalde de gayet belli olduğu halde göremediğin için...

@ucan spagetticanavari ben ürün başlığı ve açıklamasına baktığım için görememişşm ürün görseli üzerindeki yazıyı. Pardon.

hocam dikkat et sonra natgeo daki border security programına konu olma. 1 bavul plastik şişede ilaç çok ciddi bir rakam. özellikle yurt dışına ilaç götürme konusunda çok katılar tablet formundakiler de sıkıntı olmaz diye düşünme bence.

Evet dönmen gerekiyor, vizen bitmiş oluyor o tarihte.

çok fazla. o kadar miktari sokabilir misiniz tam olarak bilmiyorum ama yanınızda hastalıgınız ile ilgili olan belge alın. doktor dan reçete alın. görmek isteyeceklerdir.

12 eylülden önce kesin çıkış yapın. yoksa bi daha vize almanız çok zor olur.

arkadaşlar peki bu konuyu danışabileceğim ve net bilgi alabileceğim kimse var mıdır?

"Medications. If you require medicine containing habit-forming drugs, carry only the quantity normally needed and properly identified. You should also have a prescription or written statement from your personal physician that the medicine is necessary for your physical well-being. Pharmaceuticals and/or medical devices other than for the personal use of the traveler must be approved by the U.S. Food and Drug Administration before they are allowed entry into the United States."

...

Özetle: Doktorundan utlaka yazılı imzalı bir belge al bu ilaçlara ihtiyacı olacak diye. günde bir tane alıyorsan ve 90 gün kalıyorsan 90 tane koy bavula. 91 değil.

ayrıca bence sorun olacaktır. miktar çok fazla.

bu konuyu danıabileceğin ve net bilgi alabileceğin yer: ABD Konsolosluğu.

Onları aradığında ise sana "laç yönetmeliği hakkında bilgiler internet sitemizde mevcuttur sir" diyecekler.

Bense senin için şunu buldum ABD gümrük ile alakalı: help.cbp.gov

Kısacası kutular açılmamış olsun ve 90 günlük kullanım limitini aşmasın miktar diyor. orada telefon numarası da var. Arayıp konuşabilirsin. Eğer ABD'yi aramak çok pahalı olur diyorsan Skype'ın kampanyaları var. Benim şu an ABD'ye 3 ay boyunca 400 dk arama hakkım var aylık 11 euro civarına.

ben benzer bir şey yaşadım zamanında. 1 yıllığına gidiyordum ve her gün kullanmam gereken ilaçtan bir 2-3 aylık götürmüştüm, valizlerime serpiştirerek. ama benimki haptı. problem olmadı, soran da olmadı.

yine de doktor raporu götürün mutlaka. onu yeminli ingilizceye çevirterek götürün hatta. dozajı yazarsa, bir ne kaç gün kalacağınız kesin belli ise problem olmaz.

çok abartılı bir miktar alıyorsun yanına. bunu kesinlikle reçete ve doktor raporu ile belgemeyi unutma. denilenler dışında birşeye değineyim vize tarihine yorum yapan kişiler wat kısmını atlamışlar. vize bitiş tarihin son çalışma tarihindir bunun sonrasında çalışamazsın. 1 ay daha kalabilirsin amerikada. yani tahmini 10 ekim gibi falan dönmüş olman gerekir en geç.

nedense ümit besen geldi aklıma :)

dillon, agnes obel.

james blake

Elton John.

mr monk

teşekkürler ama öyle değil. daha karizmatik, daha ciddi belki.

Suits öyle, izle.

suits iyidir.

teşekkürler. person of interest hakkında yorum ve sizin de önerilerinizi almak istiyorum arkadaşlar.

sherlock

kimse söylememiş:/

lie to me

luther

sherlock taniki.

person of interest mğkemmeldir dizi olarak

breaking bad beğenmemek ney lan? şaka mısın?

code geass
death note
full metal alchemist
suits
lie to mu

pek ciddi değil ama ingilizcen iyiyse aradığın dizi jonahtan creek. (türkçe altyazısı yoktu en son, ingilizcesi de yarım yamalaktı)

o zaman mutlaka fringe. ayrıca the knick, mad men

white collar(dün bitirdim, neal kalp kalp <3)

da vinci's demons tam o tarz olmasa da...
doctor who yine farklı tarz ama hep zeki karizmatik doktor olayları çözüyor tak diye.

Sherlock

Lie To Me + 1
Bir de Homeland diyeceğim. Ama Breaking Bad'i beğenmemek hoş değil. shshshs.

lie to me! gerçi fox yapımı olduğu için çok kaliteli bir çekimi ve senaryo işleyişi yok. yani bu ne sikko, bayağı bir dizi diyebilirsiniz. ama tim roth'un oyunculuğu, diğer oyuncular ve konunun ilgi çekicili yeter.

iletişim yolunun yumuşaklığına gelince inançlı -gerçekten inançlı- birinden daha anaç birini bulamazsınız fakat günümüzde özellikle akp ile şekilci müslümanlar o kadar çoğaldıki... cevabım soruna, ne evet ne de hayır bana göre.

hiçbir konuda aşağılamama seviyesine varmamak lazım, dine özel bir hassasiyetten ziyade.

Değildir, olmaz.

www.eksiduyuru.com

bu, işine geleni yapıp işine gelmeyeni yapmamak olur. din doğruyu ister. peki "doğru" nedir? kime göre. etik mi?

Kesinlikle değildir. Dini iyi taraflarını alalım dediğin anda dinin var olduğuna ama hatalı olduğuna ya da hatalı uygulandığına inanıyorsundur diye düşünüyorum.

İletişim yolu diye bir şey yok. Dindar biri ile din üzerinden iki türlü iletişim vardır. Biri kavgaya veya tartışmaya yönelen, diğeri de tarafların birbirini kırmaması için alttan alınan ama gerçekte kabul edilecek şekilde dinlenmeyen. Hani en fazla bir masal anlatıyormuş kadar önemsenen.

Herhangi bir konuda aşağılamak insanların refleks olarak sert savunma yapmasına sebep olur. Aşağılamak hoş bir şey değil. Fakat abartıya, aşağılamaya vs. kaçmadıkça her şeyin dalga geçilebilir ya da mizah malzemesi yapılabilir olması gerektiğini düşünüyorum.